Özel, 10 Ekim Anıtı Açılışında Konuştu: “Kötülüğü Hep Beraber Yeneceğiz”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 10 Ekim katliamında yaşamını yitirenler anısına oluşturulan anıtın açılışında yaptığı konuşmada, “9 yıl sonra siz o güçlü yüreklerinizle o kötülükten bir mevzi daha aldınız. Kötülük geriliyor. Biz kötülüğü hep beraber yeneceğiz. Bunu öyle kaba siyasetle, sözde siyasetle değil hissederek yeneceğiz. Hissederek, şuramızda hissederek yeneceğiz. Çünkü onların kötülüğüne karşı ancak ve ancak sizin yüreklerinizin haklı gücü ve onuru onları yenebilir. Biz yanınızdayız. Olmaya devam edeceğiz. Hep yanınızda olduk, bundan sonra da olacağız. Sizden ilham aldık, almaya devam edeceğiz. Sizden güç alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Günü gelince bu kötülüğü bütün mevzilerden söküp atıp, iyilerin iktidarını, onurlu insanların iktidarını, haklıların iktidarını, mağdurların ve mazlumların iktidarını kuracağız. Sonra o kötülerden teker teker hesap soracağız. Ant içiyorum buna. Önünüzde buna ant içiyorum” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 10 Ekim 2015 tarihinde IŞİD tarafından gerçekleştirilen saldırıda yaşamını yitiren 104 kişi için yapılan anıtın açılışını gerçekleştirdi. Özel, “9 yıl sonra Türkiye’nin siyasi tarihinin, Türkiye tarihinin en acı olaylarından birinin yıldönümünde, yıldönümünden bir gün önce yıllardır beklenen bir anıtın açılışını yapmak üzere buradayız. Siyasette genel bir söyleyiş var. Acı – tatlı günler oluyor. Bizim öyle çok tatlı günlerimiz olmadı. Sayılı mutlu günler oldu ama tarifsiz acılar yaşadık. Şöyle bir gözünüzün önüne getirirseniz, son 10-15-20-30 yılda neler yaşandı diye, gerçekten tarifsiz acılar yaşadık” dedi. “Benim kendi aktif siyasi hayatımda Soma faciasıyla birlikte beni en derinden yaralayan, en travmatize eden acılardan bir tanesi şüphesiz 10 Ekim Gar Katliamı” diyen Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“HERKES BİRER BARIŞ GÜVERCİNİYDİ”
“O gün Manisa’daydım, haberi duydum. Veli Ağbaba ile telefonda konuşma ihtiyacı duydum. O derdini ağlamaktan ve isyan etmekten anlatamaz durumdaydı. İlk bulduğum bir arabayı rica ettim, aldım. Kendim kullanarak, herhalde 4, 5 saat gibi bir sürede buraya geldik. O gün burası, ben 5 saat sonra gelmeme rağmen barut, kan kokusunun herkesin genzini yaktığı, korkunç bir görüntüydü. Ardından üç koca gün adli tıbbın bahçesinde geçirdik ailelerle birlikte. Sonra korkunç, dayanılması çok güç fotoğraflar görmeye başladık. Burada ölenlerin her birisi benim için birbirinden ayıramam, çok değerli. Kimini tanıyordum, kimini tanımıyordum. Bu eylem için KESK, DİSK, TTB, TMMOB’nin temsilcileri partimize çağrıya geldiğinde, 10 Ekim günü saat 10.00’da buluşuyoruz demişlerdi. Bunu yıllarca böyle anacağımız ve 10.04’te 104 kişinin hayatını kaybedecek bir terör saldırısıyla bu hale geleceğimizi hiç düşünmemiştik. Gelenlerin 12’si Malatya’da aynı otobüste geliyor. 9’u gençlik kollarından üyemiz. 9’u ile birebir çekilmiş fotoğrafım dakikalar, saatler, günler içinde çıkmaya başladı. Öyle olunca bir başka taraftan etkileniyorsunuz. Şimdi hepsinin aileleri burada. Biz o günden beri, o gün adli tıptaydık. Sonra evlerinde taziyedeydik, sonra Malatya’da hep beraberdik. Manisa’dan üç hemşerim var. Birisi sendikacı olmak üzere, Saruhanlı ilçemizden. Türkiye’nin dört bir yanından tanıdıklarımız var ama tanıyıp tanımadığımız herkes, birer barış güvercini. Onların hepsi buraya demokrasi, barış demeye geldi. Kardeşlik demeye geldi. Ülkede huzur olsun demeye geldi.”
“NE KADAR TERÖR ÖRGÜTÜ VARSA HAREKETE GEÇİRİLDİ”
“Birileri buraya Türkiye’yi karıştırmaya, efendim iktidar seçimi tek başına kazanamamış, bir ara dönem yaşanıyor, o dönemde istikrarsızlık yaratılsın diye ne kadar terör örgütü varsa harekete geçti ve geçirildi. Kokteyl terör dendi, o dendi, bu dendi. Sonuçta Ankara ve Türkiye biraz önce söylediği çok sayıda eylemle ama bunlardan ilki Suruç’ta 33 gencin katledildiği eylemdi. İşaret fişeği seçimlerden iki gün önce Diyarbakır’da mitingde patlayan bomba ile oldu. Ama buraya o görevi yapmaya gelen cani katil tanıdık biriydi. Veli Ağbaba’nın başkanlığında oluşturulan IŞİD’i Araştırma Komisyonu, Adıyaman’a gitmişti, İslam Çay Ocağı diye bir çay ocağında bombacının çay içtiği, bombacının oturup konuştuğu Suruç’taki bombacının arkadaşlarıyla konuştu, o bombacının ne olduğunu inceledi ve Suruç bombacısının kardeşinin IŞİD’de olduğunu, her an yeni bir eyleme katılabileceğini söylediler. Raporda yazdı. O geceyi anlatan herkes Manisa’dan gelen, İzmir, Sinop, Trabzon, Adıyaman’dan, herkes şunu söylüyor, öyle güvenlik önlemleri olur ki normalde her şehrin girişinde durdururlar. Her şehrin girişinde kimlik toplarlar. Her şehrin girişinde GBT bakarlar. Yarım saat sonra salarlar. Biz otobüsleri, o yüzden çok erken çıkardık. Bir baktık hiç durmadan Ankara’ya vardık…”
“BU CİNAYET AYDINLANDIĞINDA, TÜRKİYE’DE ÇOK ŞEY AYDINLANACAK”
“O gece Ankara’ya gelen kimseyi durdurmadılar. Suriye’den girip buraya gelene kadar önüne hiçbir engel çıkarılmayan canlı bombaya adeta, sakın resmi polisten bahsettiğimizi sanmayın ama birileri eskort verdiler. Önünü, yolunu açtılar. Geldiler, burada o cinayeti işlediler, işlettiler. Böyle her sene, her zaman, her fırsat söylüyorum. Bu cinayet aydınlandığında, katliam aydınlandığında Türkiye’de çok şey aydınlanacak. Bir dönem değişmeden bu ülkede bu cinayet, katliam aydınlanmayacak. IŞİD mensuplarının kimini salıyorlar, bir daha dolaşsın, bir daha tutuyorlar, kimine müebbet veriyorlar. Ne önemi var? Affedersin, çok kötü bir şey söylemeyeyim ama orada gördüklerine insan, insan demeye utanıyor. Bıraksalar, yarın talimat verseler her birimizin içini açar, kalbini yerler, öyle kalpsiz, vicdansız, öyle vahşi adamlar. Ama o eylemi burada kim yaptırdı, sonuçlarından kim istifade etti? Türkiye’deki bütün terör örgütlerini bir anda kim kanlı eylemler için harekete geçirdi, o mekanizma nasıl işledi, bundan kim istifade etti? Bir dönüp ona bakmak lazım. Bir gün bakacağız.”
“DİRENEN MEKANİZMA ÇÖZÜLDÜ”
“Bakın, burası o günkü toplumsal travmaya direnemeyen, o günkü Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince isim verildi, anıt yapılmasına karar verildi. Sonra birden bir sis indi vicdanlara. Ta ki Mansur Bey 2019’da belediye başkanı seçilene kadar. Ta ki belediye meclis grubumuz konuyu hatırlatana kadar. Bu sefer belediye başkanı var. Meclis grubunda bu konular daha rahat konuşuluyor. Ama bin türlü mekanizma devreye girdi, girdi bugüne ertelendi. Bu sefer Ankara yüzde 60 gibi bir oyla iradesini belli edip, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin büyük çoğunlukla ve Mansur Yavaş’a ikinci kez görevi verince, bakın belediyeden yeni bir karara gerek yok ama direnen mekanizma çözüldü. Mansur Başkanın, Ankara milletvekillerimizin, il başkanının, Veli Bey’in, 10 Ekim aileleri derneğinin çabalarıyla, dirayetiyle burası ailelerin rızasıyla, onların seçtiği bir proje ile bu 10 Ekim acısını hatırlatan heykel, anıt nihayet bugün burada açılıyor. Yarın yapabilirdik ama yarının anlamı başka. Yarın açılış günü değil. Yas günü. Yarın yası tutacağımız ve bundan sonra her 10 Ekim’de 10.04’te başına geleceğimiz, kayıplarımızı anacağımız anıtı açıyoruz. Ben emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ama esas acılarını unutmayan, acılarını içine gömmeyen, acıları toplum vicdanını diri tutmak için sürekli haykıran ailelere teşekkür ediyorum. Çünkü en güçlü bağ, insanların birbiriyle suçları üzerinden bağlı olduğu bağdır. Bu ülkede birileri birbirine suçları üzerinden göbeklerinden bağlı. O yüzden birileri kavga edemez, birbirinden ayrılamaz, ittifakları birliktelikleri bozulamaz. Suçlar ve kötülükler üzerinden birbirine bağlı olanlar ayrılamazlar. Onlarla birbirlerine acıları ve sevgileri üzerinden bağlı olanlar mücadele edebilir. Normal siyaset bunlarla mücadelede kifayetsiz kalır.”
“O KÖTÜLÜKTEN BİR MEVZİ DAHA ALDINIZ”
“Bizi doğru yerde tutan, Gar Katliamındaki, Soma Katliamındaki ailelerin, tren faciasındaki ailelerin, Hendek’teki, Afyon’daki ailelerin, Aladağ’daki ailelerin, nerede bir mağdur varsa o mağdurların, o kayıpların ailelerinin birbirlerinin acıları üzerinden birbirlerine sevgi ve onurla kurdukları bağ, bizi ayakta tutuyor ve tutmaya devam edecek. Kötülük ancak böyle kaybedecek. Kötülük kendi kendine kaybetmiyor. Kötülük karşısındaki iyi insanların cesaretiyle, ferasetiyle, mücadelesiyle kaybediyor. Ben kötülüğün kaybedeceğine inanıyorum. Bugün kötülük mevzisini daha kaybetmiştir. 104 insan hayatını kaybetmiş, onları korumakla mükellef devlet görevini yapmamış. Bir facia ortaya çıkmış. Anmak için anıt yapacaksın, ona direniyor kötülük. 9 yıl sonra siz o güçlü yüreklerinizle o kötülükten bir mevzi daha aldınız. Kötülük geriliyor. Biz kötülüğü hep beraber yeneceğiz. Bunu öyle kaba siyasetle, sözde siyasetle değil hissederek yeneceğiz. Hissederek, şuramızda hissederek yeneceğiz. Çünkü onların kötülüğüne karşı ancak ve ancak sizin yüreklerinizin haklı gücü ve onuru onları yenebilir. Biz yanınızdayız. Olmaya devam edeceğiz. Hep yanınızda olduk, bundan sonra da olacağız. Sizden ilham aldık, almaya devam edeceğiz. Sizden güç alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Günü gelince bu kötülüğü bütün mevzilerden söküp atıp, iyilerin iktidarını, onurlu insanların iktidarını, haklıların iktidarını, mağdurların ve mazlumların iktidarını kuracağız. Sonra o kötülerden teker teker hesap soracağız. Ant içiyorum buna. Önünüzde buna ant içiyorum.”