Yazarlar

Türkiye’de Uygulanan Seçim Sistemlerinin Siyasal Hayata Etkileri ve Sonuçları -5

PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNE GEÇİŞ SÜRECİ-5

Yenilikçi hareketin önü açılıyor…

1990’lı yıllar, Türkiye’nin siyasi sıkıntılar ve ekonomik sorunların yaşandığı dönemler olarak bilinir… 1999 depreminin yaşanması, arkasından 2001 krizine giden yol, Başbakan Ecevit’in ani rahatsızlığı, Kemal Dervişin siyasi oyunları, Bahçelinin erken seçim çağrısı, Genç partinin seçime girip diğer partilerin oylarını bölmesi, tesadüf şekilde DP %9,54 kalması, yenilikçi hareketi tek başına iktidara taşımış, Baykal’ın Erdoğan için siyasi yasak konusunda yardımcı olmasının ardından Erdoğan’lı AKP dönemleri başlamıştır…

Yüzde 10 ülke barajlı d’Hont sistemi uygulanan 3 Kasım 2002’deki genel seçimde DP, ANAP ve DSP gibi MHP de baraj altında kaldı. AKP’de 8 Kasım 2002’de Abdullah Gül 58. hükümeti kurmasıyla 57. hükümet sona erdi.

Erdoğan’ın siyasi yasağının kalkması…

Erdoğan’ın siyaset yapma yasağı vardı. Anayasa’nın 76. maddesi TCK’nın 312. maddeleri gereği Milletvekili Seçimi Kanunu, milletvekili seçilmesine engel getiriyordu. Erdoğan ile Baykal arasında “Vazo mutabakatı” doğdu. Anayasanın 76. Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 11. maddesi değiştirilerek, Erdoğan’ın milletvekili adayı olabilmesinin önündeki hukuki engel kaldırılmış oldu. Dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, düzenlemeyi veto ederek TBMM’ye iade etti. CHP parti grubu 367 üzerinde 437 oyla Anayasa değişiklik desteğini sürdürünce Cumhurbaşkanı Sezer, ikinci kez kabul edilen değişikliği onaylamak zorunda kaldı. Erdoğan’ın milletvekili adayı olabilmesinin önündeki hukuki engel kaldırılmış oldu. Siirt’teki ara seçimde milletvekili seçilip, ardından da Başbakan olabildi. Deniz Baykal, Erdoğan’ın milletvekilliğini engellemediği gerekçesiyle bugün bile eleştirilmektedir.

Baykal, “Eğer Recep Tayyip Erdoğan o dönem referanduma gitseydi kepaze olurduk. Dışarıda kahraman olur, efsane olur.” diyecekti. Baykal’ın haklı olduğu taraf AKP mecliste 363 milletvekiline sahipti. Anayasa değişikliği teklifi hazırlayıp referanduma götürecek çoğunluğa sahipti. Anayasayı değiştirecek 4 vekil eksiği vardı…

2011’de tutuklu milletvekillerinin durumuna çözüm aranırken Baykal, “2002’de Erdoğan’ın yolunu açtık” diyecek; Erdoğan, “Baykal benim için bir şey yapmadı” diyecektir… Ancak o dönem Anayasa değişikliği görüşmelerindeki TBMM tutanaklarında Burhan Kuzu’nun verdiği destekten dolayı CHP’ye teşekkür ettiği ortaya çıkacaktı.

Genel anlamda Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılmasından sonra Erdoğan’ın AKP ile girdiği seçimleri kazanmasının tek suçlusu Baykal’ı görmek haksızlıktır. Muhalefetin Erdoğan’dan iktidarı alamaması ayrı tartışma konusudur…

Erdoğan başkanlığında AKP’nin seçim dönemleri…

Erdoğan başkanlığında AKP, Haziran 2015 dışında katıldığı tüm seçimlerden birinci parti çıkmış, (2002, 2007, 2011, Kasım 2015, 2018) birinci olduğu her seçim öncesi ilginç olaylar yaşanmıştır. Genel seçimlerde % 10 Türkiye geneli seçim barajlı d’hondt sistemi uygulanmıştır. 2018 Genel seçimlerinde baraj olmasına rağmen seçim ittifakı hususunda düzenleme yapılıştır. Buna göre Milletvekili seçimlerinde yüzde onluk barajın hesaplanmasında ittifak yapan siyasi partilerin aldıkları geçerli oyların tamamı esas alınır ve bu siyasi partiler için ayrıca baraj hesaplaması yapılmamıştır.

2007 Genel Seçimler, % 10 Türkiye geneli seçim barajlı d’hondt sistemi uygulanmıştır. 367 krizi, TSK’nin e- muhtırası, AKP’nin oyunu yükseltiyordu…

2007 Türkiye anayasa değişikliği referandumu, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile birtakım anayasa değişikliklerinin halkoyuna sunulmasıydı. Öneriye AKP, DTP, SHP, BBP, SP, DP, ANAP ve MHP evet diyordu.

Bahçeli, “öneriye Evet, referandumda Hayır” çağrısı yaptı…

CHP öneriye ve referanduma hayır dedi. Referandum sonucu %68,95 Evet çıktı. Referandum günü üzücü olay yaşandı, Dağlıca saldırısı gerçekleşti.

Referandum öncesi; 367 tartışmaları, TSK e- muhtırası, 2007 Genel seçimlerinde AKP’ye olumlu yansımıştı. Oylarının yüzde 46.5 alarak çoğunlukla çıkan AKP bir kez daha 367 sorunuyla karşı karşıyaydı. AKP’ye sürpriz destek, Bahçeliden geldi “AKP kimi isterse aday gösterebilir. Biz Meclis’e gireriz, 367 sorunu yaşanmaz” açıklaması ile tartışmalar bitmişti.

2010 Türkiye anayasa değişikliği referandumu, Türkiye’de anayasada yapılan birtakım değişikliklerin 12 Eylül 2010 tarihinde halk oylamasına sunulmasıdır. Referandum öncesi bazı sözler hafızalarda kalmıştı… AKP, referandumun 12 Eylül’le ve “vesayetçi anlayışla hesaplaşmak” olduğunu vurguluyordu. AKP cephesi “Yetmez Ama Evet”, Fetö lideri Mezardakilere bile ‘Evet’ oyu kullandırmak lazım derken, Erdoğan; ‘Evet’ diyoruz. Büyük Türkiye, güçlü Türkiye, itibarlı Türkiye için ‘Evet’ diyoruz.” diyordu. CHP’yi de “yargı ve bürokratik” iktidarla özdeşleştiriyordu…

Kampanya, kamuoyunun ilgisini en çok 28 Ağustos’ta İstanbul-Taksim’de yapılan yürüyüşle çekti. Binlerce kişi, İstanbul Barosu önünden geçerken “Darbeci Baro” sloganı attı.

İstiklal Caddesi üzerindeki CHP Beyoğlu İlçe Başkanlığı’nın penceresine “Amerika’nın Hayırlı, Türkiye’nin Hayırsız Evlatları, Tarih Sizi Affetmeyecek” pankartı asıldı ve korteje “Hayır” bildirileri atıldı. Kortejdekiler buna “Darbeci CHP” sloganıyla karşılık verdi!

CHP ise AKP’yi yeni Anayasa ile yargıyı tamamen denetimi altına alma planı yapmakla suçluyordu. Devlet Bahçeli ise paketi “uzlaşmadan uzak, yabancı dayatması ve parti anayasası” olarak yorumluyordu. Referandum sonucunda %57.88 evet ile anayasa değişiklikleri kabul edildi.

2011 Genel seçimleri, 34 yıl sonra ilk kez belirlenen vakitte yapılan ilk genel seçim oldu. % 10 Türkiye geneli seçim barajlı d’hondt sistemi uygulanmıştır. % 10’luk Türkiye seçim barajına takılmamanın bir yolu olarak ve bazı kısmi ittifakları da içermiş şekilde, bazı partiler seçimlere ‘bağımsız aday bloku olarak katılmayı tercih etti. Bu yöntem partiye TBMM’de grup kurma olanağı vermişti. 2010 Nisan ayında seçim kanunda birtakım değişiklikler yapıldı. Seçimlerde Kürtçe propaganda yapılması serbest bırakıldı. Seçime giderken AKP ve Cemaat (Fetö) beraber hareket ediyordu. Hedef yeni bir anayasaydı. 2007 genel seçimlerinde 341 sandalyesi olan AKP, bu seçimlerde hedef 367 vekildi. Yeni yapılacak anayasanın referanduma götürülmesinde yaşayacağı sıkıntı seçimler öncesinde tartışılan en önemli konuydu. Bu arada Ergenekon, Balyoz algı operasyonları devam ediyordu. Seçim öncesi siyasette kaset olayları gündeme geliyordu

Deniz Baykal, kaset komplosu ile istifa ettirildi. Seçime giderken MHP’de yaşanan kaset depremi ile MHP % 10’luk seçim barajını aşıp aşamayacağı tartışılıyordu. MHP %13 oy aldı. AKP’nin 327 milletvekili alması 330 milletvekili altında kalması sonucu Anayasa ve sistem değişiklik hayallerini 2015 Genel Seçimlerine bırakacaktı….

17-25 rüşvet skandalı sonrası cemaat ortaklığı bozuluyor, yolların ayrıldığı söyleniyor, milat kabul ediliyordu!

Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş süreci…

Haziran 2015 seçimlerinde başarı yakalanıp yeni anayasa ve başkanlık sistemine geçilmek isteniyordu. Haziran 2015 seçimleri, 2011 Genel seçimlerinde yarım kalan hedefin tamamlanmasıydı…

AKP üst üste girdiği seçimleri kazanmış 07 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde yüzde 40.8 oy almasına rağmen ilk kez Meclis çoğunluğunu kaybetmişti. Seçim öncesi Erdoğan’ın, yeni Türkiye hedefiyle, yeni anayasa ve başkanlık sistemine yönelik yoğun propagandası karşılık bulmamış, halk koalisyon demişti

Seçim gecesi MHP Genel Başkanı Bahçeli, koalisyon kapılarını kapatmış… Erdoğan’ın, Başkanlık hayali gerçek olamamıştır… dedikten sonra erken seçim demişti

AKP’nin istikşafi görüşmelerinden sonuç çıkmayınca güvenoyu alabilecek bir hükümetin kurulamaması nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken seçim kararı almış sonrasında YSK seçim tarihi olarak 1 Kasım 2015’i belirlemişti.

1 Kasım 2015 genel seçimine kadar yaşanan terör olayları sonucu, 7 Haziran 2015 seçimlerine göre AKP büyük bir yükseliş yaşadı. AKP yüzde 49,5 oy aldı. Bu dönem için Eski Başbakan Davutoğlu, “Terörle mücadelede defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” sözleri ile 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasında yaşananları tekrardan gündeme getirmişti…

Bahçeli’nin 7 Haziran gecesi koalisyon kapılarını kapatması, erken seçim kararı alması sonucu 1 Kasım’a yenilenen seçimlerin kaybedeni olmuş, harekete geçen partili muhalifler olağanüstü kurultay çağrısı yapmıştı. Devlet Bahçeli ise parti içinden yükselen “olağanüstü kurultay taleplerini” ret etmiş kurultay sürecinde mahkeme savaşları yaşanmış, kurultay gerçekleşmemişti…

Türkiye’de 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen Fetö darbe girişimi sonrası Yenikapı mitinginin yapılması, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli’nin siyasi yakınlaşması dikkat çekti… Yakınlaşma sonrası Ekim ayına kadar başkanlık sistemine karşı çıkan Devlet Bahçeli, 11 Ekim 2016’da sürpriz bir çıkışla değişiklik teklifini meclise getirmesi için hükümete çağrı yaptı ve safını değiştirmişti

Türk tipi denilen Başkanlık sistemini öngören anayasa teklifi AKP ve MHP’nin mutabakatıyla 10 Aralık’ta Meclis’e sunulup önce komisyonda sonra da genel kuruldan geçirilmişti. Teklif iki tur oylama sonucunda 339 oyla kabul edilmiş, böylece referandum süreci başlamıştı.

16 Nisan 2017‘de gerçekleşen halk oylamasında Evet %51,41 çıkarak “atı alanın Üsküdar’ı geçtiği” seçim sonucu gerçekleşti.

Erken seçim tartışmaları…

Kılıçdaroğlu, erken seçim çağrısı yapıyor. El mi yaman, Bey mi yaman çıksın ortaya diyordu…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun erken seçim çağrısına özetle…şu yanıtı vermişti:
Tutturdu şimdi ‘erken seçim’ diyor. Seçimin zamanı belli zaten. Bizim bunlardan korkmak diye bir derdimiz yok… Sen daha neyin erken seçimini istiyorsun? Daktilolar başbakanlığın önüne fırlatılmıyor ki böyle bir durum yok. O bunların geçmişinde vardı, biliyorsunuz her şey iflastaydı, daktiloları geliyor başbakanlığın önüne fırlatılıyordu, herkes aç, susuz öyle bir noktaya gelmişti o zaman seçim üstüne seçim, seçim üstüne seçim ama hamdolsun bizde böyle bir durum yok.

Devlet Bahçeli, “erken seçimin akıl karı olmadığını” belirtiyor…

Olağanüstü hal ile yönetilen ülkede, kasa fırlatma durumlarından, Meclis’in önünde kendini yakan vatandaş durumları yaşanıyordu… Şeker fabrikaları satılıyordu…

Normal şartlarda 3 Kasım 2019’da yapılması gereken seçim…

Bahçeli, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi henüz tam devreye girmedi. Türkiye’nin 3 Kasım 2019’a kadar dayanması kolay değildir. 3 Kasım 2019’u beklemek mümkün değildir” diyerek erken seçim açıklaması yapıyor…

15 Mart 2009’ da; “Erken seçim istemek vatana ihanettir”, 8 Ocak 2010’da; “Erken seçim geri kalmışlığın göstergesidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli ile yaptığı zirve sonucunda 24 Haziran ‘da erken seçim kararı aldık diyordu…

Seçim öncesi…

Erdoğan, başkanlık sistemi huzur getirecek, refah getirecek, Türkiye’ye çok daha hızlı bir şekilde kalkınma fırsatı verecektir onun için bunu savunuyorum.” diyordu… Manşetler Başkanlık Sistemi Türkiye’yi uçurur diye atılıyor, Yeni Osmanlıcık hayalleri süsleniyor. Büyük, güçlü Türkiye olacak iddiası ortaya konuyor karşı çıkanlar hain ilan ediliyordu.

OHAL şartlarında seçime gidilmesi, medya ambargoların yapılması, Anayasa’nın eşitlik ilkesinin çiğnendiği açıklamaları yapılıyor. Seçimlere iki gün kala, Ankara’nın bazı semtlerinde sahte broşürler dağıtılıyor kimin yaptığı tespit edilemiyordu.

24 Haziran 2018’de, ilk defa Türkiye’nin Partili Cumhurbaşkanını seçtiği seçimde MHP’nin desteği ile seçimi ilk turda oyların %52.39 salt çoğunluğunu alan Erdoğan kazandı. Recep Tayyip Erdoğan ülkenin ilk Partili Cumhurbaşkanı oldu.

Hatırlatmak gerekir ki Anayasa değişikliğinin temeli, 21 Ekim 2007 yılında yapılan halk oylaması ile fiilen geçilmişti.

AKP, P-CHS VE YÜZDE 50+1’DEN PİŞMAN MI?

31 Mart yerel seçimleri ve akabinde 23 Haziran’da yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde Cumhur ittifakının yaşadığı hezimet, İstanbul başta olmak üzere, AKP’de olan önemli pek çok il ve ilçedeki belediye başkanlık koltukları el değiştirmesi, P-CHS yürümediği ile ilgili sorgulanmaya…

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “‘Biz yaptık öyleyse en doğrusu budur gibi bir inatlaşmaya girmiyoruz. Daha iyisini, daha efdalini, daha güzelini bulduğumuzda her türlü değişime gönlümüz de, siyasetimiz de açıktır” sözleri pişmanlık mı? diye tartışılmaya başlanıyordu.

AKP seçimi kaybederse…

İstikrar ve huzur getirecek denen sistemi, farklı bakış açısıyla değerlendirirsek Hukukun üstünlüğü, Sert Kuvvetler ayrılığı ve kuvvetli denetim mekanizmaları uygulanamadığı P-CHS sisteminde, meclis çoğunluğunu, hatta anayasada değişiklik yapacak çoğunluğu muhalefet partileri yakalarsa, düşük bir oyla seçilmiş olan cumhurbaşkanı ile muhalefetin kontrol ettiği meclis arasında çekişmeyi nasıl etkileyecektir. Sistem nasıl işleyecektir? Meclis, Cumhurbaşkanının yetkileri azaltırsa topal ördek olmaz mı? Ya da meclis çoğunluğunu ve Cumhurbaşkanlığı seçimini muhalefet partileri kazanırsa, AKP istikrar için CHS devam etsin diyebilecek midir? Siyasette herşey mümkün bugünü değil yarın da düşünülmelidir…

Yüzde 50+1’de ittifak zorunlu…

Diğer husus, AKP’de yüzde 50+1 konusundaki en önemli yakınma konusunun ittifakları zorunlu kılması olduğu biliniyor. İlk turda yüzde 40 ve üzeri oy alan seçilsin. Yüzde 50+1 formülü Türkiye’yi yorar açıklamaları, AKP’de partinin kemik oyunun yüzde 40’larda olduğu, yüzde 50+1 oy oranının aşağı çekilmesi halinde MHP ile ittifak baskısından kurtulma avantajı sağlayacağı ifade ediliyor. Seçilme yeterliliğinin yüzde 40+1’e çekilmesi, temsiliyet sorunu yaratması ve istikrarı bozma potansiyeli gösterilse de,  AKP, yüzde 50+1 barajı aşağı çekip iktidarda kalmak istemektedir. 

Yüzde 50+1 barajının düşürülmesi için Anayasa değişikliği gerekiyor. Meclis’teki referandum yeter sayısı ise 360, Anayasa değişikliği için gerekli vekil sayısı ise 400 Cumhur İttifakı’nın oyu AKP’nin 291, MHP’nin 48…

Yüzde 50’den fazla oyla hükümet kurulması ve kuralın gereği olarak iki turlu seçim yapılması siyasi istikrarı tam olarak sağlamanın güvencesidir…

Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi siyasi istikrar getirecek deniyordu. İstikrarsızlık! Ekonomi, Dış politika, Adalet, Eğitim, Sağlık, Tarım, İşsizlik gibi birçok alanlarda devam etmektedir…

CHP (Millet İttifakın) seçim kazanabileceği tek sistem “tek adam rejimidir”

Çok partili hayata geçiş yaptığımız 1946 seçimlerini ayrı tutarsak “Gizli oy, açık tasnif” yönteminin ilk kez uygulandığı, 1950 genel seçimlerinden bu yana CHP tek başına iktidara gelememiştir. 1961, 1973, 1977 genel seçimlerinde 1. parti olmasına rağmen koalisyonlar oluşmuş tek başına iktidar olamamıştır. 1995 seçimlerinde 5. parrti, 1999 seçimlerinde baraj altında kalmıştır. 1950, 1954, 1957, 1965, 1969 ve AKP dönemlerinde 2002, 2007, 2011, 20015, 2018 genel seçimlerinde Ana Muhalefet görevini üstlenmiştir.

CHP’nin ortalama oy oranı %25 seçmen sayısı 11.500.000-12.000.000 civarındadır. Uzun süre bu oy potansiyelini arttıramayacağı görünmektedir. AKP’nin ülkeyi kötü yönetmesi, CHP’nin ise başta İstanbul, Ankara ve diğer büyükşehir belediyeleri alması iyi yönetmesi halka güven vermiş, CHP’yi P-CHS’de iktidar alternatifi yapmıştır. Zamanında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Yavaş ve İmamoğlu faktörü ile CHP’nin iktidar olması uzak ihtimal değildir.

Ülkenin kötü gidişatı durduracak yolsuzlukların, hukuksuzlukların sorgulanacağı, Adaletin ekonominin, bozulan bürokrasinin liyakatli atamalarla düzeltileceği tek sistemdir… Bu sistemin uzun vadede ülkeye kazancı olamayacağı gözükmektedir. Parlamenter sisteme geçilirse bu süreye kadar sistem en etkili ve en verimli bir şekilde çalıştırılmalı devlet kurumları düzeltilmelidir. Kazanılacak seçimlerden hemen sonra parlamenter sisteme geçilecek algısı oluşturmak doğru değildir. Parlamenter sistemde devletin bozulan yapısını, yolsuzlukların, hukuksuzlukların sorgulanması kolay olmaz… Bunun uygulanacağı en iyi sistem “Tek adam rejimidir.” Şartlar CHP (Millet ittifakını) iktidara taşımaktadır…

Erken seçim zor. Lakin…

Erken seçim konuşulsa da şuan için bu mümkün gözükmemektedir…

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminin birlikte yapıldığı, Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine göre erken seçim kararını hem Cumhurbaşkanı hem de TBMM alabiliyor. Meclis seçim kararı almak isterse üye tam sayının beşte üç (360) çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Şu anda AKP’nin 291, MHP’nin 48 milletvekili var. Yani, Cumhur ittifakı erken seçim kararı almak istese de gerekli milletvekili sayısı bulunmuyor.

Cumhurbaşkanı seçimleri yenilemek isterse anayasanın 101. maddesine göre bir kişi en fazla iki sefer Cumhurbaşkanı olarak seçilebiliyor. Cumhurbaşkanının ikinci döneminde kendisi tarafından seçimlerin yenilenmesine karar vermesi durumunda ise Cumhurbaşkanı ikinci dönemini tamamlamış sayılacağı için tekrar aday olamıyor. Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ağustos 2014 ve Haziran 2018 tarihinde iki defa cumhurbaşkanı seçilmişti…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “2023’de adayımız muhterem isim Recep Tayyip Erdoğan’dır” dese de seçimler zamanında yapılırsa hukukçuların görüşü de Cumhurbaşkanı Erdoğan üçüncü kez aday olamaz… Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.

Lakin… erken seçim şartları oluşturulursa CHP (Millet ittifakı) ülke kötü yönetiliyor erken seçim olmalıdır… Cumhur ittifakı da erken seçim kararına destek verirse, seçimler meclis tarafından yenileneceğinden Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan tekrardan aday olur. CHP’nin (Millet ittifakın) erken seçimi kazanması zor olur…

AKP iktidarını devam ettirmek hem de kendi içinden oluşan partileri seçime sokmamak muhalefet cephesinin genişlemesini daraltmak için İktidarın seçim yasası değişikliği hazırlıklarında olması hesaba katılmalıdır.

Devamı…

PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ Mİ PARLAMENTER SİSTEM Mİ? -6

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu