Özel: Hulusi Akar, ilk göreve geldiği, ilk mezun olduğu günlerden son güne kadar bir siyasal İslamcıdır
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Ben kendim kötü bir söz söylemedim. Benim dilenecek bir özrüm yok ama Dilruba’nın sözlerini madem bize mal ediyorlar, Dilruba’nın ya da geçmişte birisi köşe yazmış ‘Bidon kafa’ demiş, birisi köşe yazmış ‘Göbeğini kaşıyan adam’ demiş, bunlar da AK Partili seçmeni üzmüş. AK Partili seçmenden, bu sözü söyleyenler adına ben özür diliyorum. Hadi Sayın Erdoğan da bir adım atsın ve o da söylediği sözler ve AK Partililerin söyleyip AK Partili olmayanları üzen bütün ifadeler için özür dilesin, Türkiye normalleşmede yeni bir adım daha atsın… Hulusi Akar’a da bakınca, kazı kazan var ya, kazı kazan. Biz Hulusi Akar’ı kazı kazan gibi kazıdık, altından bir siyasal İslamcı çıktı, başka bir şey çıkmadı. Hulusi Akar, ilk göreve geldiği, ilk mezun olduğu günlerden son güne kadar bir siyasal İslamcıdır.” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Genel Başkan Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Dilruba ile yan yana geldiği için” özür dilemesini istemesine ve teğmenlere yönelik çıkışına tepki gösterdi. Özel, “Sayın Erdoğan’ın açıklamalarını büyük üzüntü ve büyük şaşkınlıkla izliyorum. Maalesef Erdoğan, teslim olmuştur. Neye teslim olmuştur? Normalleşme sürecinin AK Parti’ye zarar verdiği algısına ve etrafındakilerin bu iddialarına teslim olmuştur. ‘Bize normalleşme yaramıyor, bu CHP’ye yarıyor. Normalleşmeyi terk etmemiz, sertleşmemiz, yeniden kutuplaştırmamız lazım’ sözlerine teslim olmuştur. Aksi takdirde Dilruba olayından 11 gün sonra, teğmenler olayından 8 gün sonra ortaya konan yaklaşımların başka açıklaması yoktur. Bu süreçte Erdoğan, kavga, tartışma, kutuplaşma isteyip siyasi düşüşüne engel olacağını sanıyor. Oysaki onun siyasi düşüşü, 31 Mart’ta tescillenmiştir ki bu milletin sesini duymadığında ve bu millete tepeden bakan kadroların, adayların ve halk için değil başka çıkar çevreleri için belediyecilik yapan kadroların 31 Mart’ta cezalandırıldığını görmesi lazım. 31 Mart’ın öncesinde kullandığımız temiz dil, 31 Mart sonrasında kendisinin bir zamanlar yumuşama dediği şimdi normalleşme tanımlamasında bizimle birleştiği sürecin faydası ne banadır ne partimedir. Bir faydası varsa bu ülkeyedir. Bu ülke normalleşmeyi benimsemiştir. Normalleşmeyi desteklemektedir. O yüzden Erdoğan’ın kullandığı bu ifadelerin tamamı son derece sorunlu ifadelerdir” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, şunları söyledi:
“İFADELERİ SAHİPLENMİYORUM”
“Dilruba meselesinde inanın dün Erdoğan’a telefon açmayı düşündüm. Ya gerçekten bilmiyorsanız anlatayım. Bilip yapıyorsanız niye böyle yapıyorsunuz diyecektim ama Türkiye siyasetinde bu tip telefonlar için biraz daha normalleşmek gerekecek. Bir büyüğümle, bir arkadaşımla, bir dostumla konuşabilir gibi konuşsak arayıp diyeceğim ki gerçekten bilmiyor musunuz yoksa bilip de böyle söylüyorsanız burası sorunlu. Ben Cezaevinde Dilruba ile konuştum, dedim ki bu sözlerin siyasileri bir kenara bırak siyasiler hazmetmek zorunda ama bir grup insanı üzmüş olabilir. Bunu telafi etmekte fayda var. Hepiniz oradaydınız. Fuarda Dilruba ile görüştüğümde Dilruba kendi değerlendirmesini yapacak dedim. İçerde odada görüştüğümde dedim ki bir telafi etmekte, ifadelerden üzüldüğünü söylemekte fayda var. Ertesi gün Dilruba ile telefonda görüştüm, yine söyledim. Sayın Erdoğan diyor ki efendim Dilruba’nın ifadelerini sahipleniyor. Ben Dilruba’nın ifadelerini sahiplenmiyorum. Ben Dilruba’nın ifade özgürlüğünü ve böylesi bir meseleden kişilerin sırf ibreti alem olsun diye tutuklanıp 33 yaşında genç bir kadının cezaevine konulmasını yanlış, ölçüsüz ve adaletsiz buluyorum.”
“TÜRKİYE YARINDAN İTİBAREN YENİ BİR GÜNE UYANSIN”
“Şimdi gelelim mevzunun Erdoğan’ın getirdiği noktasına. ‘Özgür Özel, özür dilesin.’ Ben ne demişim de özür dileyeyim? Ne için özür dileyeyim? Benim suçum neymiş onu bilmiyorum ama bir özür istiyorsa ve Dilruba açıklamalarına baktığımızda kendi takdiridir, o konuda bir telafi etmediyse, bana düşüyorsa ben şunu söyleyeyim. Ben Dilruba’nın söylediği sözlerden alınmış, üzülmüş, kendini kötü hissetmiş kim varsa Dilruba adına özür dilerim. Şimdi sıra Erdoğan’da. Erdoğan, Dilruba’nın bunları söylemesi yasak. Ama AK Parti’ye müzahir kalemlerin, AK Parti’ye yakın isimlerin hatta yöneticilerin ağzına geleni söylemesi, Atatürk’e, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarına hakaret etmesi, CHP seçmenine hakaret etmesi imtiyaz olabilir mi? Şimdi sıra Erdoğan’da. Ben kendisine diyorum ki başta kendisinin, özellikle CHP’li seçmenleri hedef alarak terörist dediği ifadeleri, çürük dedikleri ya da ağzıma alamayacağım ifadelerle Gezi’ye katılanlara sürtük dediği ifadeleri çok sayıda CHP’li seçmeni, kendisinden olmayanları üzdü. Şimdi Sayın Erdoğan da onlardan bir özür dilesin ve Türkiye yeni bir aşamaya geçsin. Ben kendim kötü bir söz söylemedim, benim dilenecek bir özrüm yok ama Dilruba’nın sözlerini madem bize mal ediyorlar, Dilruba’nın ya da geçmişte birisi köşe yazmış bidon kafa demiş, birisi köşe yazmış göbeğini kaşıyan adam demiş, bunlar da AK Partili seçmeni üzmüş. AK Partili seçmenden, bu sözü söyleyenler adına ben özür diliyorum. Hadi Erdoğan da bir adım atsın ve o da söylediği sözler ve AK Partililerin söyleyip AK Partili olmayanları üzen bütün ifadeler için özür dilesin, Türkiye normalleşmede yeni bir adım daha atsın. Millet bunu istiyor. Ben üzerime düşeni yaptım. Şimdi sıra Sayın Erdoğan’da. Uzatın mikrofonları. Bakalım Sayın Erdoğan da bunu yapabilecek mi? Yaparsa, üstüne bir de kendisine ayrıca bu sürece verdiği katkıdan dolayı yani kendisini kuşatanların, ‘Normalleşme CHP’ye yarıyor, kavga çıkaralım, normalleşme CHP’ye yarıyor, kutuplaşalım ancak öyle partideki düşüşü durdururuz’ diyen akıldan kopup Türkiye’nin menfaatlerini ve milletin taleplerini karşıladığı için kendisine teşekkür de ederim. Bir uzatın mikrofonları görelim. Ben Dilruba’nın kırdığı herkesten Dilruba adına özür diliyorum, sıra Erdoğan’da. Kendisinin, çevresindekilerin, kendisine inananların güya onu destekleyenlerin ve kendisinin kırdığı herkesten bir özür de o dilesin işte Türkiye yarından itibaren yeni bir güne uyansın bakalım.”
“SON DERECE SORUNLU İFADELER”
“Türkiye Narin’e yas tutarken, Erdoğan Dilruba ile teğmenlere ve Hulusi Akar’ın kullandığı bütün ifadeler, gerçekten son derece sorunlu ifadeler. Şu kadarını söyleyeyim, bir başka bilgiyi paylaşarak söyleyeyim. Aslında ne oluyor? Aslında şu oluyor. Mesela Teğmenler kılıç çattılar ya birileri diyor ki ‘Efendim 900 kişiydiler de 300’ü katıldı. Yüzde 90’ının katıldığı katıldı, katılamayanın yetişemediği bir süreçten bahsediyoruz. İkincisi yıllardır yapılan ve 2016’ya kadar resmen yapılan bir yeminden bahsediyoruz. Üçüncüsü 2016’dan beri de fiilen yapılan birimizden bahsediyoruz. Ve buradan Sayın Erdoğan’a bir hatırlatmada bulunayım. Geçen sene gittiler ve hep birlikte bir kapalı spor salonda yaptılar. Bu sene de siz ayrıldıktan sonra, özene bakın, yani siz üstünüze alınıyorsunuz ya. ‘Tören bitmiştir, Cumhurbaşkanı birliği terk etmiştir’ dendikten sonra o ritüeli yaptılar. Şimdi bu insanlara sırf birilerinin gazını almak ve birilerinin istediği gibi kutuplaşmak için yok efendim ‘Ceza vereceğiz, hesap ödeteceğiz’ yaklaşımları son derece sorunludur. Bu yüzden bu ifadeleri bir an önce terk etmesini, bu meseleyi artık suni bir sorun haline getirmemesini düşünüyoruz. Ağız tadıyla sevindirtmediler. Üç kadın teğmen, üç harp okulunun birincisi oldu. Ne yapacaksın şimdi? O yeminler ettiren kadın teğmeni ordudan ihraç mı ettireceksin? Yaparsa çok çok çok büyük bir haksızlık. Başkalarını ihracatı, etmezse o zaman nasıl bir tutarsızlık? O yüzden bu işin üstünü, milletçe bu işin peşini, siyasetçi olarak bunun istismarını, tartışmasını bir tarafa bırakılsın orada bu ülkesini seven gencecik çocukların tekrar ettikleri bir ritüele siyasi anlamlar yüklenmesin. ‘Atatürk’ün askeriyim’ diyen hiçbir teğmen suçlanamaz. Suçlayanlar, tarih önünde suçlu duruma düşerler.”
“SU UYUR, HULUSİ AKAR”
“Hulusi Akar’a da bakınca, kazı kazan var ya, kazı kazan. Biz Hulusi Akar’ı kazı kazan gibi kazıdık, altından bir siyasal İslamcı çıktı, başka bir şey çıkmadı. Hulusi Akar, ilk göreve geldiği, ilk mezun olduğu günlerden son güne kadar bir siyasal İslamcıdır. Arkadaşlarının deyimiyle, ‘Su uyur, Hulusi akar.” Ve en sonunda darbe başarılı olsa başa geçecek kişi, başarısız olunca yine bir göreve geldi. Bu da Türkiye’nin talihsizliğidir. Onun için söyleyecek bir başka sözüm yok benim. Ben onu diyeceklerimi yüzüne Meclis Genel Kurulu’nda söyledim zaten.”