1) Erdoğan tam 22 yıl sonra ilk kez bir seçimde birinci olamadığı gibi net bir yenilgi alırken CHP bu seçimin tartışmasız en önemli galibi oldu. CHP’nin birinci parti olması kazandığı büyükşehirlere Balıkesir, Bursa gibi önemli yerleri de eklemesi, DEM’in kayyum atanan Diyarbakır, Van, Mardin başta olmak üzere birçok şehri kazanması, YRP’nin Urfa ve Yozgat’ı da kazanarak rüştünü ispat etmesi siyasete yalnızca önemli bir denge ve moral getirmedi aynı zamanda Türkiye’de siyasi ve hukuki normalleşmenin yolunu açtı!
2) Hayat pahalılığının yarattığı öfke, emekliler üzerinden sembolleşen kent yoksulluğu sandıklarda patladı ve AKP-MHP bloğu büyük bir hezimete uğradı ve daha da önemlisi “ne yaparsak yapalım bunlar yenilmez” algısı kırıldı. Devran döndü ve AKP yenilmezliğini yitirdi!
3) Toplumu iki bloka bölme, ötekileştirme ve kutuplaştırma üzerine kurgulanmış iktidar söylemi, yarattığı yorgunluk ve bıkkınlığın da bir sonucu ters tepti. “Terör” üzerine kurgulanmış kara propaganda 2023 ve önceki seçimlerindeki kadar etkili olmadı.
4) Gezi’de başlayıp, 2017’de Anayasa referandumunda ve Adalet Yürüyüşü’nde, sonrasında da seçimlerde devam eden “ittifak alışkanlığı” muhalefeti sandıklarda “kazanacak aday” etrafında birleştirdi.
5) Tarikatları-cemaatleri meşrulaştıran siyasal İslamcı yaklaşımlara, yaratılmaya çalışılan ideolojik-politik hegomanyaya karşı cumhuriyetçi büyük bir damar kentlerin önemli bir bölümünde tercihini CHP’den yana yaptı.
6) Erdoğan’ın İstanbul adayı Murat Kurum’un Binali Yıldırım’ı bile aratacak kadar çok etkisiz bir aday olması İstanbul seçim kampanyasının iyi yönetilmesi, Erdoğan karşısında İmamoğlu’nun performansı seçimi yalnızca İstanbul’da değil Türkiye’de de muhalefeti kelimenin tam anlamıyla baskın duruma getirip, domine etmekle kalmadı Ekrem İmamoğlu’nu da belirleyici bir siyasi aktöre dönüştürdü.
7) Millet İttifakı partileri İYİ Parti başta olmak üzere bu seçimde çöktüler. DEVA, GP, SP, DP ittifaktan dolayı mecliste 38 milletvekiliyle temsil edilmeye devam etseler de 2023 seçim sonucu yapmadıkları özeleştiriyi, yalnızca 31 Mart seçim sonrası yapmak zorunda kalmayacaklar, kaçınılmaz sonla yüzleşecekler. CHP’de Kılıçdaroğlu ile başlayan değişim, kendi partilerinde Akşener’i, Babacan’ı, Davutoğlu’nu ve Karamollaoğlu’nu da kaçınılmaz bir biçimde içine alacak.
8) 3 Mart 2023’de masayı devirmesinin de hiç masum bir hamle olmadığına tanıklık ettiğimiz Akşener’in “hür ve müstakil vurgusu” da, “üçüncü yol” vurgusu da çöktü. İktidar diliyle CHP’ye yüklenmesi ise İYİ Parti seçmenini adeta CHP adayları etrafında buluşmaya itti!
9) YRP bu seçimin bir başka galibi olurken, olası bir AKP erimesinde yüzde 10’u geçecek ilk partilerden biri olacağını gösterdi.
10) Bu seçimin bir başka galibini de DEM olarak işaret etmek gerekiyor. Onca kara propagandaya ve engellemeye rağmen DEM Güneydoğu’da istediğini önemli ölçüde aldı.
11) Sol, sosyalist partiler ise bu seçimin kaybedenler tarafında yer alsalar da, normalleşen bir Türkiye’de, yeni bir siyasal iklimde kendilerini toparlayabilirler.
12) Seçim başarısı sonrası CHP’de “1 Nisan sonrası Olağanüstü Kurultay” hesapları boşa düşmüştür. Eylül’de Tüzük Kurultayı yapılacağının ilanı da, Özgür Özel’in yerel yönetimlerle örgüt arasındaki ilişkiyi tarif etmesi ve örgütü öne çıkartması da CHP’yi büyütür.
13) “CHP bir önceki bayramda bütün siyasi partilerle bayramlaşabilen tek partidir” diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve CHP yakaladığı bu başarıyla 1973’lerin CHP’si, 1989’ların SHP’sinin rüzgarını yakalayabilir. CHP süreci iyi yönetirse, demokratikleşme stratejisini kamucu bir ekonomik politikayla birleştirirse hem normalleşmenin en önemli aktörü, hem de 2028’de ya da olası bir erken seçimde iktidar olur!
14) Bu seçimde de araştırma şirketleri çok konuşuldu ama doğru ve bilimsel çalışıldığında sandık sonuçlarına yakın sonuçlar aldıklarına da tanıklık ettik. Aksoy ve AREA iki önemli örnek. Bu iki şirket araştırma yaptıkları İstanbul, Balıkesir, Bursa, Ankara, Mersin gibi şehirlerde yalnızca sonuçları doğruya yakın bilmediler, çapraz sorgulamalarla oradaki çalışmalara da yön verdiler…