Kılıçdaroğlu, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde

CHP Genel Başkanı Kemal kılıçdaroğlu 06 Ekim 2023 Cuma günü geldiği İstanbul’da önce Gezi Davası tutukluları Can Atalay, Osman Kavala, Tayfun Kahraman’ı Marmara Kapalı Ceza evinde ziyaret ettikten sonra yine aynı davadan tutuklu Çiğdem Mater ve Mine Özerdem’i ziyaret için Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevine geldi.
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde açıklama yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Toplumu öyle bir noktaya taşıdılar ki var olan haksızlığa karşı sesini çıkarmayan bir toplum yaratmak istiyorlar. Bu son derece tehlikelidir ve demokrasi açısından da aynı tehlikenin gündemde olduğunu da yeniden ifade etmek isterim. Arzumuz; yargının hiçbir etki altında kalmadan ve yargıçların da vicdani kanaatleri ve hukukun üstünlüğü ilkesine uyarak karar vermelerini düşünmektir. Benim en büyük arzum bu, eğer bu arzumuzu Türkiye’de gerçekleştirebilirsek gerçek anlamda demokrasiyi inşa etme konusunda yol almış olacağız. İçeride kalan, haksız yere tutuklanan, gözaltına alınan kim olursa olsun onların yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu karşılayanlar arasında, CHP önceki dönem İstanbul Milletvekilleri Turan Aydoğan, Dr. Ali Şeker, CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu, CHP eski İl Başkan Yardımcısı ve 2019-2023 Dönemi Bahçelievler Belediye ve İBB Meclis Üyesi Ali Haydar Kahraman, CHP İstanbul eski İl Başkan yardımcısı Sinan Karahan, CHP Bakırköy İlçe Başkanı Gizem Başaran Aslan, CHP Bakırköy İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri Barış Yalnızyiğit, Aret Köroğlu, Anıl Karaoğlu, Ömer Kutlu, Sedat Yalçınkaya, Ali Remzi Bindal, CHP Bakırköy İlçe Kadın Kollar Başkanı Hamide Yazıcı, CHP Bakırköy Belediye Meclis Üyeleri Cem Özbey ve Taşkın Toprak, CHP Sarıyer İlçe Örgüt Üyesi ve 2015 Genel Seçimlerinde CHP İstanbul 2. Bölge Milletvekili Aday Adayı Şengül Yılmaz, CHP Bakırköy İlçe Örgüt Üyeleri Çetin Demirci, Saynur Çivi, Barış Kapdan, CHP Şişli İlçe Örgüt Üyesi Şahap Turgut ve CHP Beyoğlu İlçe Örgüt Üyesi Şerif Madendere’de bulunuyorlardı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, ziyaretinin ardından cezaevi önünde açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Hakkında soruşturma açıldığını duyduğu anda Çiğdem Hanım, yurt dışından geldi. ‘Soruşturma var, hakkımda dava açılıyor. Ben de çıkacağım çünkü hiçbir suçum yok’ diye. Fakat yurt dışına kaçma şüphesi var diye tutuklanıyor. Böyle bir adalet anlayışını dünyanın hiçbir demokrasisinde göremezsiniz. ‘Hakkımda soruşturma var, geliyorum, aklanacağım’ diyor. ‘Niye kaçayım ben, zaten yurt dışındayım.’ Ama geliyor buraya, yargıç ‘Hayır sen kaçabilirsin’ diye tutukluyor. Bunu anlamak mümkün değil. Böyle bir kararın alınabilmesi için yukarıdan yargıca bir talimat verilmesi ve o talimatın gereğinin de yargıç tarafından yerine getirilmesi gibi bir sonucu ortaya çıkarıyor. Yanlış olan da bu zaten.
“ARZUMUZ; ADALETİN YENİDEN İNŞA EDİLMESİ VE İNSANLARIN GELECEĞE GÜVENLE BAKABİLMELERİ”
Demokraside; yasama, yargı ve yürütmenin bağımsız olması lazım. Birbirini denetlemesi lazım. Ama şimdi güçler ayrılığı yok, güçler birliği var. Bir kişi emrediyor, hâkim ona uyuyor. Bir kişi emrediyor, yasama organı ona uyuyor.
Bu demokrasiler açısından son derece tehlikeli bir tablo ve Türkiye’nin bu tablodan çıkması lazım. Türkiye bu tablonun içinde kaldığı sürece demokrasi olmayacaktır, insanlar geleceğe güvenle bakamayacaklardır, pek çok sorunu hep birlikte yaşayacağız, insanlar düşüncelerini özgürce ifade edemeyeceklerdir; televizyonlar, radyolar, gazeteler, internet siteleri bağımsız yayın yapamayacaklardır. Dolayısıyla daha karamsar bir tablo ortaya çıkacaktır. Bütün arzumuz ve bütün dileğimiz; adaletin bu ülkeye yeniden gelmesi, adaletin yeniden inşa edilmesi, insanların huzur içinde evlerine gitmeleri, karınlarını doyurmaları, geleceğe güvenle bakabilmeleri, bir haksızlık olduğu zaman da haksızlık karşısında rahatlıkla düşüncelerini ifade edebilmeleri.
“HAKSIZLIĞA KARŞI SESİNİ ÇIKARMAYAN BİR TOPLUM YARATMAK İSTİYORLAR”
Öyle bir toplum haline geldik ki, daha doğrusu toplumu öyle bir noktaya taşıdılar ki var olan haksızlığa karşı sesini çıkarmayan bir toplum yaratmak istiyorlar. Bu, son derece tehlikelidir ve demokrasi açısından da aynı tehlikenin gündemde olduğunu da yeniden ifade etmek isterim.
Arzumuz; yargının hiçbir etki altında kalmadan ve yargıçların da vicdani kanaatleri ve hukukun üstünlüğü ilkesine uyarak karar vermelerini düşünmektir. Benim en büyük arzum bu, eğer bu arzumuzu Türkiye’de gerçekleştirebilirsek gerçek anlamda demokrasiyi inşa etme konusunda yol almış olacağız. İçeride kalan, haksız yere tutuklanan, gözaltına alınan kim olursa olsun onların yanında olmaya devam edeceğiz.