İstanbul

Esenyurt Adalet Nöbeti… Orhan Sarıbal: Bütün bu faşizan tutumları tek tek not ediyoruz

Esenyurt Belediyesi Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanıp yerine kayyum atanmasına karşı CHP örgütlerinin başlattığı ”Adalet Nöbeti” devam ediyor. 

Halkın iradesinin yok sayılarak Esenyurt Belediyesine kayyum atanması nedeni ile 16 Aralık 2024 Pazartesi günü yapılan 48. Adalet Nöbetine CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal’da katılarak halka hitap etti. Sarıbal, “Bu ülkede kendilerinden başka hiç kimseye nefes alma imkanı tanımamaktadırlar. Biliniz, tanırız, farkındayız, not ediyoruz. Bütün bu faşizan tutumları tek tek, tek tek not ediyoruz.” dedi.

Sarıbal şunları söyledi:

“Zorba rejimler böyledir. Ahlaksızca ve utanmadan ülkenin bütün kaynaklarını yağmalarlar. Ormanını, suyunu, toprağını ve var olan bütün kazanımlarını kendileri mutlu ve saltanat içerisinde yaşarken yarattıkları ekonomik bunalımların tümünü halkın sırtına sararlar. Bu faşist düzenin, totaliter düzenin, baskıcı düzenin, temel dinamiğidir. Bugün saray iktidarının uyguladığı iş bir rejimdir. Bu rejimin adı kayyum rejimidir. Neden mi? Ardahan’da, Damal’da bir muhtar alınıp kayyum atanmadı mı? Yine bundan iki yıl önce Gaziantep’te koyun keçi birliğinin başına seçilen görevden alınıp kayyum atanmadı mı? Belediye başkanlarımıza, hatta kendi belediye başkanlarını görevden alıp kayyum atamadı mı? Demek ki bu sıradan bir şey değil. Bu bir rejim, bunun adı kayyum rejimi. Peki gerekçesi nedir? Gerekçe. Yaşamı boyunca, sarayda kalmak için bunu yapmaktadır.

“Halk pazarlardan kalanlarla akşam evlerine bir şeyler götürmenin peşindedir. Ama o sarayda manda yoğurdu, kestane balı krallar gibi yaşamaktadır”

Bütün zulmü halka dayatmaktadır. Kendisinin de bir eli yağda, bir eli balda. Halk pazarlardan kalanlarla akşam evlerine bir şeyler götürmenin peşindedir. Ama o sarayda manda yoğurdu, kestane balı, değil mi? Nerede bakarsanız bakın, krallar gibi yaşamaktadır. Dolayısıyla işin adını doğru koyacağız. İşin adı zorbadır ve düzendir. İşin adı faşizmdir, işin adı dayatmadır. O yüzden, bugün Esenyurt’ta yapılan kardeşliğe, barışa, dayanışmaya, siyasal darbedir. Çünkü bu bir hukuki dava değildir. Ahmet Başkanın görevden alınması bizzat saray merkezli bir siyasal darbedir. Kimdir Ahmet Başkan? Bilim insanıdır. Kimdir Ahmet Başkan toplumsal dayanışmanın, Esenyurt’un  bütün barıştan yana, demokrasiden yana, özgürlükten yana olan halkların bir araya gelmesidir. Peki neden bunu yaptılar? Korktular arkadaşlar. Bilin korkuyorlar. Yan yana gelmemizden korkuyorlar. Omuz omuza yan yana gelmekten korkuyorlar.

“Bu ülkede kendilerinden başka hiç kimseye nefes alma imkanı tanımamaktadırlar”

Dün bu halkı Kürt, Türk diye ayıran Alevi, Sünni diye ayıran, laik, muhafazakar diye ayıran, zengin, fakir diye ayıran başörtülü, başörtüsüz diye ayıran o ceberut o faşist düzenin bütün oyunları tükendi de ondan. Şimdi onun yerine yeni bir süreci başlatmak istemektedirler. Bu ülkede kendilerinden başka hiç kimseye nefes alma imkanı tanımamaktadırlar. Biliniz, tanırız, farkındayız, not ediyoruz. Bütün bu faşizan tutumları tek tek, tek tek not ediyoruz. Açık ve net bir şekilde şunu yapmaktalar. Korkuyorlar dedim. Bu dünyada en çok kim kendini güvenlik içerisinde güvenlik elemanlarıyla koruyorsa en korkak odur. En korkak odur. Bunu bilin. Net bir şekilde.

“Her gün, her dakika sizin burada olmanız onları korku içerisinde boğuyor”

Eğer bu halkın, bu halkın Esenyurt’un gerçek yönetici iseler sırtına halkaya dayamışlarsa halktan destek alıyorlarsa o kayyumu buraya davet ediyoruz. Varsa yüreği, varsa cesareti, varsa bu ülkeye dair buyursun gelsin buraya. Halk burada, kayyum nerede? O yüzden bilin. Biz güçlüyüz, biz kararlıyız, biz çoğuz, biz kazanacağız. Onlar gidecek. Yeter ki biz dostluğumuzu, dayanışmamızı hiçbir şekilde kaybetmeyelim. Onlar kamu kaynaklarını kullanarak yargıyı da vesayet aracına dönüştürerek, vesayet aracını bütün olanaklarını kullanarak korku ve adeta yok etme imparatorluğu kurmak istemektedirler. O yüzden saraylarında korkuyorlar. Her gün, her dakika sizin burada olmanız onları korku içerisinde boğuyor. Bizler, devrimciler, solcular, yoldaşlar bir kez ölürüz. Onlar her gün ölürler.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu