Gündem

CHP Lideri Özgür Özel, Çağlayan’da: Maşalarını, aparatlarını aradan çıkar Erdoğan

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın ifadesinin alındığı Çağlayan Adliyesi’nden çıkışında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Değerli basın mensupları, maalesef biraz önce İstanbul Adliyesi’nde bir siyasi partinin genel başkanının ifadesi alınırken, o siyasi partinin genel başkan yardımcılarından, hukukçularından bilgi almak durumunda kaldım. Siyasi partilerin genel başkanlarının hukuku, birbirlerine emanettir. Bu siyasetin olmazsa olmaz beklediği bir erdemdir. Hakim olması gereken duygu budur. Ama bugün bir siyasi partinin genel başkanı, diğer siyasi partilerin genel başkanları ile siyasi rekabet etmek yerine kötü niyetle tasarlanmış bir siyasi operasyonu hukukçular eliyle işletmektedir. Bunun demokrasilerde kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Bu korkaklıktır, bu tükenlişliktir, bu acziyettir” dedi. Genel Başkan Özel şunları kaydetti:

“SİYASET SÖZLE YAPILIR, KABA KUVVETLE DEĞİL”

“Ben bugün pek çok konuda farklı düşünebileceğim bir genel başkanla ama dayanışma içinde, yan yana, omuz omuza durmak için buradayım. Çünkü siyaset sözle yapılır. Susturarak, bastırarak, kaba kuvvetle… Bu kaba kuvvet kendinize ait bir kaba kuvvet olabilir ya da elinizde bulundurduğunuz kamu yetkilerini kabaca kullanarak olabilir. Bugün yaşadığımız tam da budur. Millet, Erdoğan’a rakiplerini hapse atsın diye yetki vermedi. Millet, Erdoğan’a siyasi parti genel başkanlarını yemek yerken gözaltına aldırsın, polis eşliğinde getirsin, nezaretlerde tutsun, savcılarına sorgulatsın diye yetki vermedi. Biraz önce Sayın Müsavat Dervişoğlu ile kucaklaştık. Kendisine teşekkürlerimi ve kendisine aynen katıldığımı ifade ettim. Müsavat Dervişoğlu, ‘Bundan sonra Atatürkçüler, demokratlar, milliyetçiler, bütün muhalefet birbirleri ile yarışmayacaklar; dayanışma içinde olacaklar, birleşecekler’ demiş. Türkiye’nin ihtiyacı olan budur. Bu kötülükle ayrı ayrı mücadele etmenin asla imkânı ve kabiliyeti yoktur.”

“SOKAKTAKİ İNSAN AÇLIĞI, YOKSULLUĞU, KİMSESİZLİĞİ KONUŞMAK İSTİYOR”

“Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, büyük bir mücadeleyi veriyoruz. Ancak muhalefetin, sebep ne olursa olsun birbirinden ayrı düşmesi iktidara aradığı ortamı yaratabilir. O, her birimizle ayrı ayrı, bizi birbirimizle ayrı düşürecek gerekçelerle; kimine ‘terörist’ diyerek, kimine ‘hırsız’ diyerek, kimine ‘yolsuz’ diyerek, kimine ‘tehdit’ diyerek, bizi birbirimizden ayrı düşürecek gerekçelerle hepimize saldırıyor. Bu yüzden bu oyunu görüyoruz. Gün ayrılıkları değil, birliktelikleri konuşmanın günüdür. Gün ayrı düşmek değil, kol kola girmek, yan yana durmak günüdür. Gün, bu milleti süründürenlerden bu milleti kurtarmak için birlikte adım atmanın günüdür. Bilmiyor muyuz? Sokaktaki insan açlığı, yoksulluğu, kimsesizliği, yalnızlığı konuşmak, haykırmak ve bu iktidardan kurtulmak istiyor artık.”

“GÜRLEK, SİYASETEN BİZİMLE BAŞ EDEMEYEN ERDOĞAN İÇİN SALDIRIYOR”

“Bu sesler duyulmasın diye buraya görevlendirdiği bir aparat, iki ay öncesine kadar siyasi olan bir aparat. Ben Erdoğan’ın yalancısıyım. ‘Bakan Yardımcılığı nedir?’ diye soran gazetecilere şöyle açıklamıştı: ‘Eskiden bakanlar siyasi, müsteşarları teknik olurdu. Şimdi bakanlar teknik, yardımcıları siyasi. Bakın bakan yardımcılarına, hepsi siyasi.’ Akın Gürlek de ekim ayının ilk haftasına kadar siyasiydi. Burada önüne gelene, geze geze seyyar bir giyotin olarak adaleti katletmiş, ödül olarak da Bakan Yardımcısı olmuştu. Bir hukukçu, siyasete gitti mi, geri gelemez ama buraya bir siyasi başsavcı getirdi ve o başsavcının iki aydır saldırmadığı kimse kalmadı. Sonuncusu Ümit Özdağ, bir önceki dün Ekrem İmamoğlu, ondan önceki Gençlik Kolları Genel Başkanım Cem Aydın, ondan önceki Rıza Akpolat, ondan önceki Ahmet Özer. Bu arada gazeteciler evlerinde hapis. Gazeteciler, öğrenciler, akademisyenler… Bir Akın Gürlek var burada, bir ona saldırıyor bir ona, bir ona… Muhalefete. Kim için? Siyaseten bizimle baş edemeyen Erdoğan için. Görmüyor muyuz bunu? Bu korkaklığın, bu acizliğin siyaseten bir bedeli olur. Her zaman söyledim; bir adım geri atmayız, bir kelime eksik söylemeyiz, bir santim eğilmeyiz. Biz biliriz ki bir santim eğilirsek siz bu millete diz çöktüreceksiniz. Diz çökmeyeceğiz. Asla da ayrı düşmeyeceğiz. Organize kötülüğe karşı bütünleşmiş, milletin haklarını savunacak temelde birleşmiş bir muhalefetle bu iktidarı hep birlikte yeneceğiz. Biz korkmuyoruz. Kimin korktuğunu biliyoruz. Karşımıza siyasi argümanlarla değil böyle maşalarla çıkan Erdoğan’a da diyoruz ki, ‘Çık aradan, çıkar aradan aparatlarını. Biz buradayız.’”

“TÜRKİYE BOLU’YA AĞLIYOR, BİR YANDAN DA KÖTÜLÜKLER SÜRÜYOR”

“Bugün grup toplantımızda önemli açıklamalar, çok önemli bir birliktelik yapacaktık. Ancak yaşanan felaket bizi ondan alıkoydu. Ben gün boyunca grup toplantısından sonra Çağlayan’ı takip edip buraya gelmeyi planlamıştım. Şimdi buradan Bolu’ya hareket ediyoruz. İçimiz yanıyor, Türkiye ağlıyor. Bir yandan da bu kötülükler sürüyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Bolu’da şu anda iki genel başkan yardımcım, altı milletvekilim, belediye başkanım orada. Yakından takip edeceğiz. İnsanlar Bolu ile ilgili de çok şey merak ediyorlar, haber almak istiyorlar. Yakınlarından haber alamayanların isyanları var. Ben buraya gelene kadar resmi, derli toplu bir açıklama yapılmamıştı. Onu bekliyoruz, takip edeceğim. Orada da üzerimize düşeni yapacağız. Hepimizin bir kez daha başı sağ olsun. Hem Zafer Partililerin hem muhalefetten kime saldırılıyorsa hepsine geçmiş olsun. Biriz, beraberiz, bundan sonra da hep birlikte olacağız. Yeter ki sarayın oyununa gelip her bir muhalefeti yalnız bırakmak için söylenen başka başka yalanlara kimse inanmasın. Ne terörist var, ne hırsız var, ne arsız var. Bu tarafta neyle suçluyorsa işte şimdi terör ile suçluyormuş, yok başka şeyle suçluyormuş. Muhalefet konuşur. Susturmaya çalışanın karşısında hep beraber duruyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu