Gündem

Aylin Nazlıaka, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2024 Yılı Karnesini Açıkladı

CHP Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, 2024 yılının kadınlar için zorlu bir şekilde geçtiğini belirterek, “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, biliyorsunuz düzenli olarak kadına yönelik şiddete dair çetele tutuyor. Hatta sırf bu nedenle bu platformu da kapatmaya kalkmışlardı. Platformun verilerine göre; 2024 yılında 223’ü şüpheli olmak üzere en az 608 kadın cinayeti işlendi. 608 kız kardeşimiz yaşamdan koparıldı” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Nazlıaka, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenlediği basın toplantısında, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2024 yılı karnesini açıkladı.

“Gelin, son bir yılda neler yaşadığımıza bakalım” diyerek konuşmasına başlayan Nazlıaka şunları söyledi:

OCAK AYINDA

Adalet Bakanlığı, “Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk Medeni Kanunu Çalıştayı” düzenledi. Bu toplantıya kimlerin katılacağı ve neler konuşulacağı gizlendi. Daha önce “Medeni Kanun’u sil baştan yazacağız.” diyen Bakan Yılmaz Tunç’a tepkimizi gösterdik. AKP zihniyetinin kazanılmış haklarımıza dokunamayacağını açıkladık. Medeni Kanun’un üzerinde virgül dahi değiştirilmeyeceğine dile getirdik. Eşik Platformu’nun düzenlediği “Medeni Kanun için Mücadele Çalıştayı”na katıldık.

Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız, çocuk yaşta evliliklerinin Kuran’a uygun olduğunu savundu. Oysa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre,18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur. Şunun bir kez daha altını çizelim: erken yaşta zorla evlilikleri teşvik etmek suçtur. Bunun adı çocuğa yönelik şiddettir. İstismar vakalarındaki artışın sebebi, “çocuğun rızasından” bahseden ve tecavüzcüleri aklama yasasını uygulamak isteyen AKP’dir.

AKP’nin İstanbul Belediye Başkan adayı Murat Kurum, etrafı erkeklerle doluyken “bu hareket, kadın hareketidir” dedi. Bizi bir gülme aldı.

AYM, evlenen kadının bekarlık soyadını, ancak eşinin soyadıyla birlikte kullanabilmesine olanak tanıyan Medeni Kanun hükmünü iptal etmişti. Yasal boşluğun giderilmesi için TBMM’ye 9 aylık süre vermişti. Bu süre 28 Ocak’ta doldu ama karar uygulanmadı. Kayıtlı oldukları nüfus müdürlüklerine başvuran kadınların başvuruları geri çevrildi.

DİSK-AR “Gelir Dağılımında Vahim Bozulma” isimli araştırma bültenini yayımladı. Buna göre, en zengin yüzde 10’luk grubun ortalama geliri en yoksul yüzden 10’unkinin 15 katı oldu. Türkiye AB ülkeleri içinde gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke. Kadınların ortalama geliri ise ortalama gelirin yüzde 21 altında yer alıyor.

ŞUBAT AYINDA

6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçti. Sorumlular cezalandırılmadı. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler; barınmadan güvenliğe, hijyenden eğitime kadar birçok sorunla baş başa bırakıldı. Gönderilen yardım malzemeleri, AKP’li belediyeler tarafından “seçim propagandası” yapılarak dağıtıldı. Yetmedi. Halk, AKP’ye oy vermediği takdirde hükümet tarafından yalnız bırakılmakla tehdit edildi.

“Şeriata düşmanlık esasında dinin kendisine husumettir” diyen Erdoğan, şeriat karşıtlarını din düşmanı ilan etti. Buna isyan ettik! Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk’ün kurduğu laik, kadın erkek eşitliğinin olduğu ve çağdaşlık hedefi taşıyan bir ülke olmaktan vazgeçmeyeceğini hatırlattık. Şeriatın kız çocuklarının eğitimden dışlanması ve kadınların köleleştirilmesi anlamına geldiğini tüm mecralarda anlattık.

Yasal süre dolmasına rağmen, kadınlara evlilik öncesi soyadını kullanma hakkıyla ilgili Meclis’te gerekli düzenlemenin yapılmamasına dikkat çekmeye devam ettik.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “ücretsiz olacak” dediği HPV aşısına ilişkin sözünü tutmadı. Oysa ülkemizde sırf 2020 yılında 2 bin 532 kadın rahim ağzı kanseri tanısı aldı ve 1245 kadın kansere bağlı sebeplerle hayatını kaybetti. Israrımız sürüyor; HPV aşısı rutin aşı programına alınmalıdır. Bu hizmeti ücretsiz sunan CHP’li belediyelerin tavrı örnek alınmalıdır.

YÖK, kadın akademisyenlerin ‘artan’ sayısıyla övündü. Oysaki veriler üniversitelerde kıdemin artmasıyla kadın temsil oranının düştüğünü ortaya çıkardı. Araştırma görevlilerinde oran yüzde 54’e yüzde 46, kadınlar lehineyken dekanlarda bu oran yüzde 17’ye, rektörlerde yüzde 8’e düşüyor.

Tüm ülke, mart ayında gerçekleştirilecek yerel seçimlere odaklandı. Bu seçimde, partimiz 1.149 seçim çevresinde aday belirledi. Bu adayların 108’i kadınlardan oluştu. 5 büyükşehirde ve 6 ilde kadın adaylarımız yarıştı. Partimizin belirlediği tüm kadın adaylarımızın seçilmesi durumunda nüfusumuzun yaklaşık 15 milyonunu kadınlar yönetecekti.

Medeni Kanun’un 98. yıl dönümünde sesimizi de sözümüzü de yükselttik.

Türkiye Barolar Birliği ile TBB Kadın Hukuku Komisyonu’nun düzenlediği Medeni Kanun Çalıştayı’nda Türkiye’de her geçen gün gasp edilen kadınların haklarını savunanlar olarak bir araya geldik.

Şubat ayında önemli bir hukuki karara imza atıldı.16 yaşında istismar sonucu hamile kalan C.Ö.’nün kürtaj talebi, mahkeme tarafından reddedildi. “Ceninin yaşam hakkı annenin psikolojisinden üstün” bulundu. Karar AYM’ye taşındı ve hak ihlali kararı verildi.

MART AYINDA

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yapılan gece yürüyüşü yine yasaklandı.

DİSK/Genel-İş ‘8 Mart Kadın Emeği Raporu’na göre;

-Türkiye’de istihdamda cinsiyet açığı: yüzde 34,6 oldu.

– Her 10 kadından sadece 3’ü çalışma hayatında yer aldı.

– Kamuda istihdamının sadece yüzde 34’ünü kadınlar oluşturdu.

– Geniş tanımlı kadın işsiz sayısı 4,5 milyon civarında hesaplandı.

– 12 milyona yakın kadın; ailevi ve kişisel nedenler ve ev işleri dolayısıyla çalışma hayatına katılamadı.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Kadın Gazeteciler Komisyonu 100 kadın gazeteciyle görüşerek anket yaptı. Sonuçlarına göre, kadın gazetecilerin yüzde 75’i “kazandığı ücretin yetersiz olduğunu”, yüzde 56’sı kazandıkları ücretin asgari yaşam şartlarını karşılamaya yetmediğini söyledi.

Kadınların yarıya yakını meslekte taciz ya da mobbinge maruz kaldıklarını, yüzde 50’si meslek hastalıklarına yakalandıklarını, erkeklerden daha az ücret aldıklarını ifade etti.

Bu yıl kadın gazeteciler açısından zor bir yıl oldu. Bu vesileyle, Özlem Gürses, Nevşin Mengü ve Ayşenur Aslan’a mesnetsiz iddialarla açılan davaları ve organize trol saldırılarını bir kez daha kınıyorum. Düşünün; Narin’in katilleri tutuksuz yargılanırken, Özlem Gürses sırf dili sürçtüğü için elektronik kelepçe ile ev hapsinde tutuluyor!

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde tüm CHP’li belediye başkan adayları “Yerel Yönetimlerde Eşitlik Politika Belgesi”ni imzaladı.

TÜİK nüfus istatistiklerine göre, Türkiye’de beklenen yaşam süreleri erkekler için 75 yıl, kadınlar için 80,5 yıl. 2024 başında 65 yaş üstündeki nüfusun toplam nüfus içindeki oranı yüzde 10,2 oldu. 2022’de 4,7 milyon olan yaşlı sayısı, nüfus projeksiyonlarına göre 2040’ta yaklaşık ikiye katlanacak. 9 milyona çıkacak. 65 yaş üzeri kişilerin önemli bir kısmı üretken faaliyetlerde bulunacak, kendi yaşamını kimseye muhtaç olmadan sürdürecek fiziki ve zihinsel özelliklere sahip. Ancak Türkiye’de “yaşlı hakları” gözetilmediği için, emekliler açlık sınırının altında yaşadığı için yaşlılarımız bırakın ikinci baharını yaşamayı, resmen sürünüyor.

Bu ay, KONDA Araştırma ile Borusan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Algı Değişim Raporu yayımlandı.

– Kadınlar ev bakımı için haftada ortalama 22 saat harcarken, bu oran erkeklerde sadece 7 saat.

-‘Kadının eşinden daha fazla para kazanması sorun olur’ yargısını yanlış bulanların oranı 10 yılda yüzde 46’dan yüzde 56’ya çıktı.

21 Mart tarihinde, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi kararının üstünden 3 yıl geçti. Bu kararı tanımadığımızı ve iktidara geldiğimizde Sözleşmeyi yeniden yürürlüğe koyacağımızı her fırsatta söylemeye devam ediyoruz.

Kadınların can simidi olan 6284 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinin üzerinden 12 yıl geçti. “6284 amasız, fakatsız uygulanmalıdır” demeyi sürdürüyoruz.

7 ülkede 7 bin kadınla bir araştırma yapıldı. Buna göre, ücret farklılıklarının ve fırsat eşitliğinin önemli sorunlar arasında olmaya devam ettiğini düşünen kadınların sayısında artış oldu.

-Cinsiyet eşitliğinin kendi işlerini kurmalarının önünde bir engel olduğunu düşünen kadınların oranı yüzde 14’ten 20’ye yükseldi.

-Kadınların yüzde 35’i cinsiyetleri nedeniyle işyerinde kendilerini ‘rahatsız’, yüzde 17’si ‘güvensiz’, yüzde 16’sı ise ‘taciz edilmiş’ hissettiğini ifade etti.

-Yüz kadının 72’si akşamları dışarıda tek başlarına yürürken, yüzde 43’ü toplu taşıma araçlarında ve yüzde 55’i ise taksiye tek başlarına binerken kendilerini güvende hissetmediğini vurguladı.

31 Mart’ta yerel seçimler gerçekleşti. 81 ilin 11’inde kadın belediye başkanı seçildi. Son yerel seçimlerde bu sayı dörttü. İlçelerde ise 61 kadın, belediye başkanı oldu.

Bazı il ve ilçelerde kadınlar ilk kez belediye başkanı oldu. Akbelen direnişçisi Nejla Işık, İkizköy’e muhtar olarak seçildi.

Türkiye nüfusunun yüzde 11’i CHP’li kadın belediye başkanları tarafından yönetiliyor.

Serpil Erfındık cinayeti davası AYM’ye taşınmıştı. Mart ayında, AYM tarihi bir karar verdi. İlk kez bir kadın cinayetinde “görevlilerin ihmali bulunduğu” tescillendi.

Koruma kararının takibini yapmadığı için dönemin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü ve koruma kararının tebliği ve uygulanmasını sağlamadığı için karakol başkomiseri ceza aldı.

NİSAN AYINDA

2 Nisan Otizm Farkındalık Günü’nde “Otizm bir hastalık değil farklılıktır. Otizmin farkındayız ve her zaman onların yanındayız” dedik.

Bu ay belediyelerimiz kadınlara ücretsiz hijyenik ped desteği vermeye başladı.

DİSK/Genel-İş Emek Araştırmaları bir rapor yayımladı ve kadın yoksulluğuna dikkat çekti. Kadınların “ucuz emek-kutsanmış annelik” rolleri arasında sıkıştırılmaya çalışıldığı belirtildi.

İzmir’de bir trans kadın, sokak ortasında bir grup erkeğin saldırısına uğradı. Saldırıya uğrayan Açelya, “Arka sokakta ölüyoruz, kimsenin umurunda değil” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışanları arasındaki cinsiyet dağılımına dikkat çekmek isterim. 6 bin 120 personelin sadece 1.967’si kadın. Cumhurbaşkanlığı teşkilatında görev yapan personelin ise yüzde 69’unu erkekler, yüzde 31’ini kadınlar oluşturuyor.

Bu 23 Nisan’da da çocuklar neşe dolmadı.

-TÜİK verilerine göre 2002’den 2022’ye kadar 742 bin 565 kız çocuğu erken yaşta zorla evlendirildi.

-UNFPA’nın verilerine göre, çocuk yaşta zorla evlendirilen her üç çocuktan biri çocuk yaşta doğum yaptı.

-Yoksulluk, çocuk işçi sayısını her geçen gün artırıyor. En az 2 milyon çocuk işçi olduğu öngörülüyor.

-Sağlıklı beslenemeyen çocuklar bodurluk sorunu yaşıyor. 5 yaşının altındaki çocuklarda bodurluk oranı yüzde 10’a yükseldi.

-Güvenlik açığı çocukların yaşam hakkını ihlal ediyor. 2016 ile 2018 yılları arasında en az 104 bin çocuğun kayıp olduğu tespit edildi.

-Ne yazık ki ülkemizde hala karma eğitim tartışmaları sürüyor.

-Ağırlaşan ekonomik durum ve değişen sosyokültürel yapı en çok kız çocukların okullaşma oranlarını etkiliyor. Yaklaşık 1,5 milyon kız çocuğunun örgün eğitim dışında olduğu tahmin ediliyor.

-Deprem sonrası kurulan konteyner kentler, kız çocuklarını istismara, şiddete ve insan ticaretine karşı savunmasız hale getirdi.

MAYIS AYINDA

1 Mayıs’ta, kadınlar için insan onuruna yaraşır ve güvenceli iş, eşit işe eşit ücret talepleriyle meydanlardaydık.

İstanbul Planlama Ajansı “İstanbul’da Anne Olmak” başlığı altında araştırma yaptı. Araştırmaya göre, annelerin yüzde 65,2’sinin çalışmama sebebi ev içi işler ve bakım emeği.

AKP iktidarı, kadın haklarını hiçe sayan uygulamalarına devam etti. Resmi Gazete’de Erdoğan imzalı “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi”ne yönelik genelge yayımladı.

İktidar yine kadınları değil sadece aileyi önceledi. Kadınlara aile içinde şiddet de görsen, ölüm tehdidi ile karşı karşıya da kalsan öncelik ailedir mesajı verildi.

Yalova’da Semiha Sözer uçurumdan düşerek ölmüştü. Bizlerin “şüpheli ölüm yoktur, etkin yürütülmeyen soruşturma vardır” ısrarımızda ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı. Semiha Sözer’in evli olduğu erkek tarafından uçurumdan itildiği ortaya çıktı.

Gölcük’te Rümeysa Meriç Özcan’ın trafik kazasında öldüğü düşünülüyordu. Ancak birlikte olduğu erkek tarafından öldürüldüğü ve sonrasında trafik kazası süsü verildiği açığa çıktı.

Kültürel yozlaşmanın etkileri televizyon dizilerine de yansıdı. Genç oyuncu kadınlar, gelen tekliflerin çoğunun evlenme hayalleri kuran roller olduğunu söyleyerek isyan etti.

HAZİRAN AYINDA

Ataerkil düzene sanatla başkaldırıldı. Galeri G-art’ın ‘Kadının Adı Var’ sergisi, altı kadın sanatçıyı bir araya getirdi.

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi yönetimi, Hipokrat Yemini’nde yer alan “cinsiyet, cinsel yönelim ve etnik köken” ifadelerini metinden çıkardı. Öğrenciler metnin okunması sırasında sessiz kalarak yönetimi protesto etti.

Ordu Üniversitesi’nde de Hipokrat Yemini’ndeki “hastanın cinsel yönelimi” kısmı sansürlendi. Öğrencilerin bu sansürü tanımaması üzerine Dekan Yardımcısı öğrencileri salondan çıkarttırdı.

Kocaeli’nde bir lise yönetimi, mezuniyet töreninde elbise giyen öğrencileri ‘uygunsuz kıyafet’ bahanesiyle törene almadı.

Ankara’da ise bir lisede dans ettiği videoyu sosyal medyada paylaştığı için ahlaksızlıkla suçlanan bir kızımız, sınıfın penceresinden atlayarak intihar etti. Türk Dil Kurumu, cinsiyetçi söylemler içeren bazı deyimleri kullanımdan kaldırdı.

Boşanmak istediği erkek tarafından öldürülen Hülya Şellavcı davasında, İçişleri Bakanlığı sorumluluğunu yerine getirmediği için 2,5 milyon TL’lik tazminata mahkûm edildi.

6 yılda sadece 2 sığınmaevi açıldı. Kadına yönelik erkek şiddeti tırmanırken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verileri kadın konukevi kapasitesinin yetersizliğini gözler önüne serdi. 2018’de 110 olan bakanlığa bağlı sığınmaevi sayısı Mayıs 2024 itibarıyla 112 oldu.

TEMMUZ AYINDA

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş her aileye, aile danışmanı atayacaklarını belirtti. Kadınları aile kurmaya zorlayacak, boşanmaları zorlaştıracak, ev içinde kadınları ve çocukları tahakküm altına almaya çalışacak bu uygulamaya itiraz ettik.

Türkiye, hızla nüfusun yaşlandığı ve doğurganlık hızının düştüğü bir ülke oluyor. Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre; 2023 yılında dünya doğurganlık ortalaması 2,31 çocuk oldu. Türkiye’nin toplam doğurganlık hızı ise 1,51 çocuk ile dünya ortalamasının altında kaldı. Türkiye, 27 Avrupa ülke ortalamasının altında yer alıyor.

Bazı CHP’li belediyelerin ücretsiz “meme kanseri gözetim hizmeti” sunması, iktidarın yetersiz sağlık hizmetlerini daha da sorgulatıyor.

Antep’te fıstık sezonu sürerken kadın ve erkek işçiler için farklı ücretler belirlendi. Erkek işçilere günlük bin 100 TL ücret verileceği ifade edilirken kadın işçilere ise günlük 900 TL ücret verileceği açıklandı.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile görüştüm. Soyadı düzenlemesinin 9. Yargı Paketi’nden çıkarılması yönünde kadın hareketinin ve partimizin verdiği mücadele sonuç verdi. İlgili düzenleme paketten çıkarıldı.

AĞUSTOS AYINDA

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un imzasıyla ‘Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu’ oluşturuldu. Yine kadın değil aile yapısının korunması ve güçlendirilmesi hedeflendi.

Bursa’da bir imam hatip ortaokulu müdürü, “şort giyen öğrenciye de karışırız, başörtüsü takmayan öğrenciye de karışırız” diyerek anayasal düzene aykırı bir açıklamada yaptı.

ÖSYM, 2024 yılı Spor Bilimleri İçin Özel Yetenek Sınavı Kılavuzu’nda kadınlara ayrılan kontenjanı yüzde 40’a düşürerek kadınlar aleyhine kota uygulamaya başladı.

İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, konuşmasında muhalefeti kastederek, “Biz cinsiyet eşitliğini parti programına alacağız diyorlar. Yetmez ‘Aile Bakanlığı’nın adını, cinsiyet eşitliği bakanlığı yapacağız’ diyorlar. Adıyaman’ın muhtarı buna izin vermez. ‘Aile Bakanlığı’nın adını cinsiyet eşitliği bakanlığı yapacağım’ diyemezsin. Ailemize dokundurtmayacağız. Biz, cinsiyet eşitliği bakanlığı ifadesinin LGBT’nin simgesi olduğunu bilen insanlarız. Bunu hiç kimse yemez yutmaz” diye konuştu. Yine eşitlik düşmanı ve ötekileştirici zihniyet görev başındaydı.

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı bir rapor yayımladı. Buna göre, Türkiye’de göçmen kadınlar için mevcut yasal düzenlemeler ve sosyal destek mekanizmaları çok yetersiz.

Reşit kadınların, kadın doğum polikliniğinde yaptırdığı işlemler, ailelerine mesaj yoluyla iletildi. Bir kez daha kadınların insan hakları ihlal edildi.

EYLÜL AYINDA

Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 2 aydır kanser tarama kiti olmadığı ortaya çıktı.

ODTÜ yönetimi, kampüste ücretsiz olarak yapılan SMEAR testini bütçe yetersizliğini gerekçe göstererek kaldırdı.

H.K.G.’nin ve kadın hakları savunucularının mücadelesi sonuç verdi. Verilen ceza İstinaf Mahkemesi’nde yapılan yargılamada ceza düşük bulunmuş ve tekrar bozularak mahkemeye gelmişti. Mahkeme, istismarcı Kadir İstekli’ye 36, H.K.G.’nin babası Yusuf Ziya Gümüşel’e 18 yıl hapis cezası verdi.

Kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları zorluklar, yaşlılık döneminde de emeklerini güvencesiz ve ucuz hale getiriyor. Kadın İşçi Dayanışma Derneği’nin raporuna göre kadınlar, kesintisiz istihdama katılamıyor. Yaşlılık yoksulluğu, kadınların taciz ve mobbinglere maruz kalsalar da çalışmaya devam etmesine neden oluyor.

Adana’da bir kadını mesajla taciz eden okul müdürü İrfan S’ye indirimle 2 bin 240 lira para cezası verildi. Üstelik 4 taksitte ödeme imkanı sunuldu. Türkiye’de kadına yönelik şiddetin bedeli 2 bin 240TL!

EKİM AYINDA

KADES uygulamasına saatte en az 45 kadının ihbar yaptığı belirtildi. Nerdeyse, Türkiye’de her dakika bir kadın şiddet nedeniyle yardım çığlığı atıyor. Devletten yardım istiyor da ne oluyor? 8 ayda en az 36 kadın, polis veya savcılığa başvurmasına rağmen göz göre göre öldürüldü.

Erdoğan ceza infazında düzenlemeler yapacaklarını duyururken kadına şiddetin temelinin ‘alkol’ olduğunu savundu. Erdoğan’a sesleniyorum: kadına yönelik şiddetin temeli EŞİTSİZLİK’tir. Kadınla erkeğin eşit olmadığını söyleyenlerin kurduğu toplumsal ve siyasal düzendir.

Sağlık Bakanlığı’na bağlı özel hastanelerde yenidoğan bebeklerin sigorta dolandırıcılığıyla, kasıtlı bir şekilde öldürüldüğü ortaya çıktı. Yetmedi, istismara uğrayan Sıla bebek öldü ve Narin’in cansız bedeni bulundu.

Kadın Dayanışma Vakfı’nın raporunda ortalama nafakanın 1.179 TL olduğu belirtildi.

Semih Çelik adlı erkek, yarım saat arayla iki genç kadını vahşice katletti. Kız kardeşlerimizden birinin kafasını kesip surlardan aşağı attı. Dünyada bir ilk oldu. Oysaki yetkililer yapılan resmi şikayetleri dikkate alsaydı, böyle bir insanlık ayıbını yaşamayacaktık.

TBMM’de kadına yönelik şiddete karşı araştırma komisyonu kuruldu. Bugüne kadar defalarca komisyon kuruldu da ne oldu? Şiddet, iktidarın “mış gibi” yapmasıyla önlenemez.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, sosyal risk haritası çalışmalarını başlattıklarını açıkladı. Kendisine “günaydın” dedik.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, “Biz 6284’ü sonuna kadar uygulatmaya kararlıyız. Bu kanun bizim için hakikaten çok kıymetli.” dedi. Eğer gerçekten öyleyse, ittifak ortağınız Hüda-Par 6284’ü budamaya kalktığında neden sesiniz çıkmadı? Neden şiddet kıskacındaki kadın ile empati kurmak yerine, erkeklerin mağduriyetinden bahsettiniz? Neden yasanın önemli maddelerinden olan kadını beyanının esas alınması ve tedbir kararına karşı çıktınız? Neden uzaklaştırma kararına yönelik düzenlemeye itiraz ettiniz? Siz yasanın ruhunu hiç anlamamışsınız. Samimi değilsiniz! Samimi olsaydınız, bir yılda sadece 2 yeni ŞÖNİM açmazdınız. Her gün en az iki kadın öldürülürken, 85 milyonluk Türkiye’de sadece 84 ŞÖNİM var.

KASIM AYINDA

Aras, Masal, Aslan, Peri, Nefes… Beş evladımızı da göz göre göre yitirdik. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, adeta film izler gibi yaşananları izledi. Kameralar önünde “takipçisi olacağız” demenin ötesine geçemedi. Sonra da utanmazca “Yaklaşık 25 bin çocuğa bakıyoruz, bu 5 çocuğumuza da bakardık!” dedi. Hatırlatalım 2025 yılı bütçesinde çocukların korunması için çocuk başına sadece günlük 5 TL ayrıldı. Utanç tablosu bununla sınırlı kalmadı. AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ölen 5 kardeş hakkında, ‘Her şeyi paraya bağlıyorsunuz’ dedi.

Niğde Engelsiz Yaşam ve Bakım Rehabilitasyon Merkezi’nde kalan ve devlet koruması altında olan çocukların işkence gördüğü kamuoyuna yansıdı. Kamera kayıtlarının incelenmesi sonucunda 10 yaşındaki engelli bir çocuğun şiddet nedeniyle yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Bu utanç dahi Bakanlığı harekete geçirmeye yetmedi. Engelli çocuklara yönelik kötü muameleler devam ediyor.

Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye genelinde başsavcılıkların çocukların cinsel istismarına ilişkin açtığı dosya sayısı 2015 ile 2023 arasında yaklaşık iki katına çıktı. Sırf 2023 yılında 200 bine yakın dava dosyası açıldı. Bu gerçek gün gibi ortada dururken, Elazığ’da öğrencisini istismardan 12 yıl ceza alan okul müdürü tahliye edildi!

Belediyelere hukuksuzca kayyumlar atandı. Kayyumların ilk işi kadınlara ve çocuklara yönelik hizmetlere sınır getirmek oldu.

Konya’da kendisinden ayrılmak isteyen kadına şiddet uygulayan M.H. isimli erkek hakkında, “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimleri uygulandı. Oysaki bu kişi daha önce dokuz kez hüküm giymiş bir suç makinesiydi.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde alanlardaydık. Kadınlar şiddete, baskıya, eşitsizliğe ve haklarını hedef alan gerici rejimin dayatmalarına karşı ülkenin dört bir yanında yasaklara inat sokaklara çıktı. İktidara meydan okuyan, sokakları mora boyayan kadınlar “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz” diye haykırdı. Taksim’i ablukaya alan polis, yine şiddeti protesto eden kadınlara şiddet uyguladı.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, koruma altındayken öldürülen kadınları uyarılara uymamakla suçladı. Kadınlar kendini öldürtmüş! Asayişi sağlamakla yükümlü olduğunu unutan İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’ya sesleniyorum: Siz ve kabineniz görevini yapsaydı, katledilen binlerce kadın bugün hayatta olacaktı.

AKP, belediyelerimizin açtığı kreşleri kapatmaya çalıştı. Kararlı itirazımız neticesinde, iktidar geri adım atmak zorunda kaldı. Bugün itibariyle, 689 kreşimizde 79 bin çocuğa imkân sağlanıyor.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçesi görüşüldü. Bütçede “kadın” kimliği yine “aile” içerisinde eritildi.

Kadınların korunması için ise günlük 31 kuruş yeterli görüldü. Türkiye’de kadınların 31 kuruşluk canı var!

ARALIK AYINDA

3 Aralık’ta toplanan Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyon toplantısında, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kadına yönelik şiddete ilişkin güncel verileri paylaştı. Tunç, kadına yönelik yaralama suçlamasıyla 212 bin, çocuğa cinsel saldırı suçlamasıyla 25 bin dosya açıldığını, 309 kadının da katledildiğini belirtti. Ne acı ki, bu veriler gerçeği yansıtmıyor. Kadın cinayetleri şüpheli ölüm adı altında gizleniyor. Küçücük bir köyde, organize kötülükle katledilen çocukların çığlıkları duyulmuyor.

3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında 81 ilden görme engelli yurttaşlarımızı Ankara’da ağırladık. “İrade Engel Tanımaz” dedik. Görme Engelliler Ulusal Satranç etkinliği düzenledik. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in başlangıç hamlesini yaptığı etkinliğin akşamında, engelli STK’ları, federasyonları ve konfederasyonlarıyla buluştuk. Dünya Engelliler Günü’nde, Genel Başkanımızın liderliğinde engelli yurttaşlarımızla birlikte, ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebedi istirahatgâhı Anıtkabir’de ziyaret ettik. Sayın Özel, 3 Aralık’da engellilerle birlikte Anıtkabir’i ziyaret eden ilk parti lideri oldu.

Anayasa Mahkemesi, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine karşı Şenal Sarıhan’ın bireysel, 29 Ekim Kadınları Derneği’nin tüzel kişiliği adına yapılan başvuruyu “kişisel olarak ve doğrudan etkilenmedikleri” gerekçesiyle reddetti.

OECD verilerine göre; Türkiye çocuk yoksulluğunda ikinci ülke.

Birlemiş Milletler raporuna göre; Türkiye Lanzorete Sözleşmesi’ne uymuyor. (Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi)

TÜİK ise şunu itiraf etti: Her üç çocuktan biri yoksul! Çocuklar okulsuz, öğretmenler öğrencisiz kalmışken, MESEM projesi adı altında çocuk işçiliği meşrulaştırılırken, küçücük çocuklar iş makinelerinin altında hayatını kaybederken, Milli Eğitim Bakanı çıkıp eğitim sistemini övdü.

Erdoğan, gençlerin evlenmemesinden dert yandı. Neymiş: gençler birbirini beğenmiyormuş! Siyasetçilerin işi çöpçatanlık yapmak değil, ülke sorunlarını çözmektir! Gençlerin geleceksizlik kaygısını gidermek, onları işsizlik çıkmazından kurtarmak, üniversite diplomalarını simit tezgahlarına değil iş yerlerine asmalarını sağlamaktır! Ülkemizde yaşayan gençlerin birinci önceliği evlenmek değil yarını ön görebilmektir.

İktidar, Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurumu kurdu. Kadını aile içinde güçsüzleştiren, doğurganlığı arttırmaya odaklı ve kadınları birer kuluçka makinesi olarak gören bu zihniyeti reddediyoruz.

TBMM Çocuk Hakları Alt komisyonu, çocuklarda sosyal medya kullanma yaşı 13 mü 16 mı olsun diye dünya turuna çıkmaya hazırlanıyor. Biz, CHP olarak bu israfa ortak olmayacağımızı açıkladık. Sorunun çözümü Tokyo’da değil, Türkiye’de. Sorunun çözümü çocukları güçlendiren politikaları hayata geçirmekte!

AKP’nin anneliği en büyük kariyer olarak gören zihniyeti spora da bulaştı. Başarılı hakem Gamze Durmuş Pakkan, hamile olduğu gerekçesiyle FIFA listesinden çıkarıldı.

TRT, bizden aldığı vergileri yeni başlayacak bir dizinin reklamı için kullandı. Reklamda “Ölünce sizi kim yıkayacak?” yazıyordu. Reklam panolarını kadınların öldürülmemesi için kullanın. Şiddete karşı kamuoyu oluşturmak ve farkındalık yaratmak için mesajlar verin!

Aralık ayında Türkiye’yi sarsan Narin davası sonuçlandı. Adalete olan inancımız bir kez daha ayaklar altına alındı. Cinayetin detayları sümen altı edilerek, siyasi kalkan uygulandı. Bir kez daha anladık ki; bu ülkede çocukların hiç değeri yok!

Değerli Basın Mensupları,

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre; 2024 yılında 223’ü şüpheli olmak üzere en az 608 kadın cinayeti gerçekleşti.

Bu yıl birçok birinciliğimiz oldu AKP sayesinde.

İstihdama katılım oranı en düşük ülkeler sıralamasında OECD ülkeleri arasında birinciyiz.

Kadın işsizliği konusunda OECD ülkeleri arasında birinciyiz.

Kadına yönelik şiddet konusunda yüzde otuz sekizlik bir oranla OECD’de birinciyiz.

TÜİK verilerine göre bile; çocuklarımızın sağlıklı gıdaya erişimi çok düşük. Çocukların yüzde 62.4’ü ekmek ya da makarna ile karnını doyuruyor. Çocukların sadece yüzde 12.7’si et, balık ya da tavuk tüketebiliyor. Bu vahim tabloya rağmen iktidar yardımların çokluğu ile övünüyor!

TBMM’de dahi şiddet ayyuka çıktı. 27. dönemde kurulan Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Komisyonu’nda, kadın milletvekili arkadaşlarımıza psikolojik şiddet uygulandı, konuşmasınlar diye mikrofonları kapatıldı.

Bakım emeği yine kadınların sırtına yüklendi. Çocuklar, yaşlılar, hastalar, engelliler için sağlanan fiziksel, sosyal, zihinsel ve duygusal hizmetler kadınlar tarafından karşılandı. OECD verilerine göre Türkiye’de kadınlar ücretsiz bakım işlerine günde 305 dakika harcarken erkeklerse yalnızca 68 dakika ayırmaktadır.

Değerli Basın Mensupları,

AKP, 2024’ü emekliler yılı ilan etmişti. Emeklilerin canını okudu. 2025 yılını aile yılı ilan edecekmiş. Demek ki önümüzdeki yıl da ailelerin canını okuyacak. Tabi bundan yine en fazla kadınlar, çocuklar ve engelliler payını alacak.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, üzerine düşen sorumluluğu 2024 yılında da yerine getirmedi. Bakıma muhtaç yaşlılar, şiddet mağduru kadınlar, istismara uğrayan çocuklar, hayatın dışına itilen engelliler, ayrımcılığa maruz bırakılan Romanlar, gazi ve şehit yakınları sorunları ile baş başa bırakıldı. Bakan Göktaş “yapacağız, edeceğiz” demenin ötesine geçemedi.

Bakanlık, altı bakanlıktan büyük bütçesi olan Diyanet İşleri Başkanlığı’na bütçe transferi yapmaya bu yıl da devam etti. İmzaladıkları protokoller kanalıyla, sadece 6 ayda 4-6 yaş kuran kursları için Diyanet’e 37,3 milyon TL transfer etti.

Değerli Basın Mensupları,

Bakanlık engellileri görmezden gelmekte, engellilere ilişkin verileri saklamaktadır. Hala 2011 yılında yapılan Nüfus ve Konut Araştırması verilerini kullanmaktadır. Veri olmadığı için bir planlama da yoktur.

Ülkemizde eğitimde, istihdamda, siyasette, toplumsal yaşamın tüm alanlarında engellilere yönelik ayrımcı uygulamalar, ön yargılar ve kötü muameleler devam etmektedir. Engelli yurttaşlarımız, hayatın içine özgürce katılamamaktadır. Fiziksel çevreye, ürünlere, haklara ve hizmetlere erişimin önünde ciddi engellerle karşılaşmaktadır. Bu nedenle ülkemizdeki engellilerin çoğu dört duvar arasında hapis hayatı yaşamaya mahkûm edilmektedir.

Engelli maaşları ve engelli bakım aylıkları açlık sınırının çok altındadır. Hayat pahalılığı nedeniyle, engelli yurttaşlarımız proteze, tekerlekli sandalyeye, hasta yatağına, hasta bezine yani yaşam koşullarını iyileştirecek hayati öneme sahip ihtiyaçlarına dahi erişimde ciddi zorluk yaşamaktadır.

Kamuda yüzde 4, özel sektörde ise yüzde 3 engelli çalıştırma zorunluluğuna rağmen engelli istihdamı çok düşüktür. 5,1 milyon kamu çalışanı olan ülkemizde, kamuda çalışan engelli oranı sadece yüzde 1,3’tür.

Gaziler ve şehit yakınlarının beklediği özlük haklarına, istihdam imkanlarına, eğitim desteğine yönelik düzenlemeler yine yapılmadı. Gazilerimiz, ortez, protez işlemleri için belirlenecek bölgelerdeki ihtisas hastanelerine gitmek yerine Ankara’ya gelmek zorunda kaldı. 50. yılında Kıbrıs Gazilerimize bir madalya dahi çok görüldü. Gölge Milli Savunma Bakanımızın ifadesiyle; uzuvlarını dağlara bırakmış engelli gaziler iyileştirme beklerken, kullandıkları arabaları 5 yıl değil 10 yıl kullanmakla ve eğer tekerlekli sandalye bagaja sığmazsa yerli araç kullanmaları dayatmasıyla karşılaştı.

Ayrımcılıkla karşı karşıya kalan Romanlar yine yok sayıldı. İstihdam dışına itildi. Barınma ihtiyaçlarına köklü çözüm üretilmedi. Eğitime, sağlığa, adalete erişimde sorunlar yaşadı. Farklılıklarıyla fark yaratan Romanlar, asimile edilmeye çalışıldı.

Bu düzen kırılgan gruplar için cehennemdir. Biz hayatı herkes için var etmeye kararlıyız. Cumhuriyet Halk Partisi liderliğinde, aydınlık yarınları hep beraber yaratacağız. Her derdin var bir çaresi, onun adı da Cumhuriyet Halk Partisi diyor, 2025’in tüm insanlığa ve ülkemize barış, adalet, eşitlik, sağlık, huzur ve refah getirmesini diliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu