CHP Lideri Özgür Özel: “Yapılan iş bir darbe girişimidir, Erdoğan milletin verdiği mesajı almamıştır”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından Saraçhane’deki İstanbul Büyükşehir Belediyesinde konuştu. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Değerli basın mensupları, hepiniz hoş geldiniz. Maalesef bugün hoş bir güne, iyi bir güne, barış içinde, sağlık içinde bir güne uyanmayı çok isterdik. Ama bu ülkenin umudunu çalmak isteyenler, bu ülkenin geleceğini çalmak isteyenler yargı eliyle uzun süredir başlatmış oldukları, sürdürdükleri tacizlerini bugün en hadsiz evresine getirdiler. Günün ilk saatleriyle birlikte 16 milyon İstanbulluya hizmet etmek için İstanbullular tarafından üç kez üst üste her birinde artan oylarla ve en sonuncusunda 1 milyon farkla görevlendirilmiş Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ve 106 arkadaşımız; siyaset arkadaşımız, belediyemizin, belediyelerimizin çalışanları, bürokratları, bilim insanları, iş insanlarına çağrıldıklarında gidecekleri bir yere suçlularmış gibi, o kötü fotoğrafları vererek, çalınan kapıların açılması beklenmeden, duvarların üstünden atlayarak ve karşılarındaki her şeyi yıkarak, ayıplı bir muamele uygulandı, İstanbul’un iradesine saldırdılar. Yapılan iş bir darbedir. Bir darbe girişimidir” dedi. Özel, şunları söyledi:
“DÜNYANIN EN MOBİLİZE HAKİMİ”
“Bundan haftalar önce grup toplantısında bir darbe mekaniğinin işlediğini anlatmıştım. Bunun siyasi bir makamdan yeniden İstanbul’a, güya adalet dağıtmak üzere yollanan bir aparat eliyle yapıldığını anlatmıştım. Bugünün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, geçmiş dönemde hepinizin bildiği, tekrar etmeyeceğim 20’ye yakın ve tamamı siyasi davalarda mahkeme mahkeme gezdirilip, istenen, kendisine dikte ettirilen kararların alınmasının sağlandığı bir adalet giyotini, seyyar giyotin olarak gezmişti. Dünyanın en mobilize hakimiydi. En çok gezdirilen hakimiydi. Sonra ödüllendirildi, siyasi bir makama gitti. Erdoğan’ın diliyle, ‘Eskiden bakanlar siyasi, baş yardımcıları müsteşarlar teknikti. Bu yeni sistemde bakanlar teknik, yardımcıları siyasi’ diyordu. O siyasi kişilik, hakimler ve savcılar siyasete girdiklerinde, milletvekili aday adayı olduklarında bile artık siyasi görüşleri belli olduğundan göreve dönemezken, ülkeyi yöneten kişinin, bir partinin genel başkanının siyasi bir makama getirdiği, görev verdiği kişiyi ‘Sana İstanbul’da ihtiyacım var’ diye buraya geri yollamıştı. Geçmişin seyyar giyotini, burada Cumhuriyet Başsavcısı oldu. 9 Ekim gününden beri adaleti katletmeye, başta partimiz olmak üzere tüm muhalefete saldırmaya, bunları haber yapanları da suçlu görmeye, tweet atanı suçlu görmeye, beğeni yapanı suçlu görmeye, ifadeye çağırmaya, hapse atmaya, bizleri yıldırmaya ve bıktırmaya çalışıyor.”
“DARBEYE KALKIŞMIŞLARIN RUH İKİZİ, ONLARIN YOL ARKADAŞI”
“Bunu yapmasının sebebi 31 Mart seçimlerinin Recep Tayyip Erdoğan tarafından hazmedilmemiş olmasıdır. Milletin verdiği mesajı almamıştır. Yenilmeyi kabullenememiştir. Güya yenilmezdi. Bütün meşruiyetini sandıktan alıyordu. Her sandık önceden yaptıklarını ibra ediyor, temizliyor, bundan sonra yapacaklarına alan açıyordu. 31 Mart’ta partisinin kurulduğu günden beri ilk kez kaybetti, ikinci parti oldu. Ve İstanbul’u, ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ dediği İstanbul’u, ‘İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır’ dediği İstanbul’u üçüncü kez Ekrem İmamoğlu’na kaybetti. Ekrem İmamoğlu onu dört kez üst üste yendi, Beylikdüzü dahil. Ona hiç yenilmedi. Kendini yenilmez gören, o gece artık kaybedendi. Cumhuriyet Halk Partisi, 47 yıl sonra birinci partiydi. Karşısında dörttür yenemediği birisi vardı ve İstanbul’u kazanmıştı. O yüzden her gece kendi sesiyle uyanıyor: ‘İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır. İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder.’ İstanbul’u kaybeden Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi kaybedecekti. İstanbul’u kazanan Ekrem İmamoğlu da Türkiye’yi kazanacaktı. İşte bu ruh hali, işte bu psikoloji, işte bu hazımsızlık. Her şeyi, geldiği her makamı borçlu olduğu milletin kararına hürmetsizliği, saygısızlığı, tanımamayı… Öyle ya demokrasi trendi; işine geldiği yere kadar binmişti, işine gelen istasyonda inecekti. Demokrasi treninden indi, darbecilerin safına o istasyonda katıldı. Tayyip Bey’in istasyonunda 15 Temmuz darbecileri vardır. Tayyip Bey’in indiği istasyonda Kenan Evren vardır. Tayyip Bey’in indiği istasyonda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeye kalkışmış, başarmış, başarmamış herkes vardır. Artık onların ruh ikizidir, onların yol arkadaşıdır.”
“ARTIK KİMSENİN TAPUSUNUN GARANTİSİ YOKTUR”
“Bu yüzden tercihi, bir kez daha milletin karşısına devleti dikmek olmuştur. Bu millet, bu halk devletini sever, saygı duyar. Çağırır, askere gider. İster, vergi verir. Evladını şehit verir. Ama devlet, milletin karşısına dikilirse devlet ile millet yarışırsa millet kazanır. Daha önce Kenan Evren, bu millete ‘Geç, bu kişiyi seç’ dediğinde, parmağı ile işaret ettiğinde, sandığın birinde kendi varken, onun dediğini değil bir sivil adayı seçen bu milletin feraseti, 15 Temmuz’da demokrasinin karşısındaki o meczuplar ordusuna karşı sandığı ve sandığın seçtiklerini koruyan bu millet nasıl 31 Mart’ta valiler il başkanı, kaymakamlar ilçe başkanı, Anadolu Ajansı Cumhur İttifakı ajansı, TRT AK Parti’nin televizyonu olmuşken, karşımıza devlet dikilmişken, millet kazandıysa, milletin adayı Ekrem İmamoğlu kazandıysa. Bu sefer de milletin karşısına devleti diken Erdoğan’a karşı bu millet yine kazanacaktır. Çünkü bu millet bütün kazanımlarının, camisinden özgürce okunan ezanın da dalgalanan ay – yıldızlı bayrağın da kendisinin tüm özgürlüklerinin de elindeki tapusunun da diplomasının da banka hesap cüzdanının da Cumhuriyet ve onun var ettiği sandık güvencesinde olduğunu bilir. Siz Anayasa’yı askıya alırsanız, 35 yıl önce gazete ilanıyla çağırdığınız, üç yıl boyunca kendinden önce ve kendinden sonra da olan yüzlerce arkadaşıyla birlikte başvuran birinin evraklarını inceleyip, iki ders hariç diğer dersleri baştan aldırıp, ona diploma düzenleyip verdiyseniz. O üniversite, doktor da mezun ediyor. 31 yıldır ‘Ameliyata girebilirsin’ deyip, milletin canının emanet edildiği o diplomayı veren üniversite gelen bir talimatla, hatta iki kez gelen; o aparatın iki kez taciziyle ‘Haydi iptal edin, haydi iptal edin’ diye diplomayı iptal ederken aslında dün akşam Türkiye Cumhuriyeti’nde hukuk devletini, hukuk güvencesini iptal etti. Bu mantıkla artık kimsenin tapusunun, elindeki hisse senedinin, devlet borç senedinin, banka cüzdanının, hiçbirinin bir garantisi yoktur. Aynı mantıktır.”
“ERDOĞAN, SEÇEBİLME ÖZGÜRLÜĞÜNE EL ATIYOR”
“35 yıl sonra diploma iptal edenin, etme gerekçesi ne? Nedir o gerekçe? Dün bir yerde 28 kişinin diploması iptal edildi. Ekrem İmamoğlu, benim yoldaşım. Onu ayırıyorum. Diğer 27’sinin günahı ne? 35 yıl önce Türkiye’nin 2025, bilemedin 2026 yılında ülkeyi yönetecek Cumhurbaşkanı ile aynı sınıfta okumuş olmak. Suçları Ekrem İmamoğlu‘nun, Tayyip Bey’in bileğini bükemediği bir siyasetçinin 35 yıl önce sınıf arkadaşı olmak. Böyle suç olur mu devletlerde? Sen onunla aynı okulda okuduysan ‘Ben onu yenemiyorum, seçime girmesin diye diplomasını iptal edeceğim.’ Kurunun yanında yaş da yanar. Ekrem’in yanında arkadaşları da yanar. Bu devletin, bu millete verdiği en büyük değer, seçebilme özgürlüğüdür. Tayyip Erdoğan seçebilme özgürlüğüne el atıyor. Ekrem İmamoğlu‘nun aday olabilme özgürlüğü elinden alınmıyor, bu milletin istediğini cumhurbaşkanı seçebilme özgürlüğü elinden alınıyor.”
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’Nİ SAHİP ÇIKACAĞIZ”
“Ben dün akşamdan itibaren 16 muhalefet partisi, özcesi Cumhur İttifakı hariç Türkiye siyasetinin gerisi, gösterdikleri dayanışmaya, attıkları sosyal medya paylaşımlarına, yaptıkları sosyal medya paylaşımlarına, açtıkları bana ve Ekrem Başkan’a telefonlara, buraya kadar ziyaretlerine yürekten teşekkür ediyorum. Ve herkes sinmişken, herkes susmuşken İstiklal Marşı’ndaki ‘Korkma’ ile ayağa kalkıp, korkmayıp İstanbul Üniversitesi’nden başlayıp buraya kadar gelen, ne barikat ne başka bir şey dinleyen gençlere teşekkür ediyorum. Elbette örgütümüze, bütün siyasi partilerin çok değerli üyelerine teşekkür ediyorum. Ne yapacaksınız? Biz burada Ekrem Başkan hakim karşısına çıkınca yanı başında, yanında olacağım ana kadar Ekrem Başkan’a emanet edilen ve Ekrem Başkan’ın hepimize emaneti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne burada sahip çıkacağız, buradayız, bir yere ayrılmıyoruz. Sol Parti ziyaret etti, Sayın Müsavat Dervişoğlu sağ olsun yoldaymış, geliyor. Dayanışma ziyaretlerini de burada kabul edeceğiz. Milletin emanetini, milletin emanetine sonuna kadar sahip çıkan bir belediye başkanına, bir belediye meclisine ve İstanbul’un iradesine katkı sağlamak, onlarla birlikte olmak, onlarla mücadele etmek için ben Saraçhane’deyim. Biz Saraçhane’deyiz. ‘Nerede olalım?’ diye soranlara ‘Buyurun Saraçhane’ye’ diyoruz.”
“İFTİRA VE KUMPAS DAVALARI DEVREDE”
“Sürecin tamamının nasıl hızlandığını, nasıl aceleye geldiğini hepiniz biliyorsunuz. Çarşamba günü İşletme Fakültesinin diploma iptal etmeyeceği anlaşılınca, birileri karalar bağlarken birileri bir gün öncesine yetkisiz bir yönetim kurulunu çağırıp diploma iptal ettirdiler. Bir yandan da aylardır duyduğumuz iftira ve kumpas davalarından hepsini birden bu sabah devreye soktular. Bir tane amaç var. Bu millet bir demokrasi devrimine sandıklarından o kadar büyük bir önem verdi ki. Kısa Şubat‘ta 1 milyon 500 bin olan üye sayımız 1 milyon 750 bine çıkınca, bu engel tanımaz gençler baba ocağına koşturunca, hangi siyasi görüşten olursa olsun herkes bu mücadeleyi bir demokrasi teminatı olarak görünce, Ekrem Başkan da çıkıp bütün Türkiye’yi ayağa kaldırınca hesabı şöyle yaptılar. ‘Ne gün bunların ön seçimi?’ ‘Pazar.’ ‘Kaç gün gözaltı süresi?’ ‘Dört.’ Dört gün geriye gelip bu pisliği bugün başlattılar. Güya bizi durduracaklar. Bugün İzmir’i durdurabildiniz mi? Ankara’yı, Adana’yı, Trabzon‘u durdurabildiniz mi? Siz ne bizi, ne Ekrem Başkan’ın mücadelesini durduramayacaksınız.”
“SAĞLIĞI, MORALİ, KARARLILIĞI YERİNDE”
“Biraz önce avukat arkadaşlarım yanındaydı. Sizlerle elleriyle yazdığı bir metni arkadaşlar paylaşmış olmalı. Bana elleriyle yazdığı metin, ömrüm boyunca onur nişanımdır, saklayacağım. Ve avukatlar şunu söylüyor, ‘Nezarethanenin morali en yüksek, başı en dik, en inanan, en güvenen, en yüksek morallisi, kendisini orada tutanlar ve onunla birlikte olanlar içinde yine İstanbul’un muhafızı, hepimizin gelecek umutlarının muhafızı Ekrem İmamoğlu’dur. Sağlığı yerindedir, morali yerindedir, kararlılığı yerindedir, umudu ve ümidi yerindedir. 23 Mart günkü sandıkları 1 milyon 750 bin üyemize emanet etmektedir. Kendisiyle on gün önce konuştuğumuzda, her yerden bu kirli duyumlar gelirken ‘Sayın Genel Başkanım ben o gün nerede olursa olayım o sandıklar kurulacak değil mi?’ dediğinde, dedim ki ‘Eğer toprak altında değilsem, o sandığın başında olacağım. O sandığın başında olacağım.’
“BÜTÜN TÜRKİYE’Yİ DAYANIŞMA SANDIKLARINDA OLMAYA DAVET EDİYORUM”
“Ve son olarak elbette dört gün boyunca örgütümüzle, örgütlerimizle, bütün Türkiye’de İstanbul’da, olmamız gereken yerde, olmamız gereken duruşla, en yüksek kararlılıkla, en büyük dirençte olacağız. Çağrılara uymaya, çağrıldığımız yere koşmaya, Ekrem Başkan’a, demokrasiye sahip çıkmaya hepinizi davet ediyorum. Ve artık Pazar günü 81 ilde, 973 ilçede, ilçelerin mahallelerinde kurulacak sandıklar tek değildir. Oraya bir sandık koyacağız, 1 milyon 750 bin üyemizle adayımızı belirleyeceğiz. Ancak yanında bir sandık daha olacak. O sandığın adı, dayanışma sandığıdır. O sandığa oy vermeye tüm siyasi partiler, her görüş, her görüşten ama demokrasiden yana olan herkes davetlidir. Bir sandıkta bir parti bugüne kadarki en demokratik yolla adayını belirleyecek ve arkasına geçecektir. Diğer sandıkta ise Cumhuriyet’e inanan, demokrasiye inanan, sandığa inanan, o sandığın kendisinin, evladının, torununun geleceği, geleceğinin garantisi olduğuna inanan, bu ülkenin Afganistan olmamasına, Suriye olmamasına yönelik teminatının da, yıllarca çalışıp didinip aldığı evin tapusunun teminatının da, bankadaki parasının teminatının da demokrasi olduğunu, böyle yamyamların bir gece sırf kendisine rakip olanın diplomasına çöktükleri gibi malına, mülküne, canına kast edilmesin diye demokrasiye ihtiyaç duyan herkesi 23 Mart’ın dayanışma sandığına bekliyoruz. Artık 23 Mart Pazar günü Cumhuriyet Halk Partisi’nin aday belirlemesini, kapsayan ama aşan bir demokrasi direnişinin günüdür. Bütün Türkiye’yi dayanışma sandıklarında olmaya davet ediyorum.”
“ÖNDERİMİZİN GÖSTERDİĞİ YOLDA YÜRÜYORUZ”
“Hepinize teşekkür ediyorum, burada olmaya, mücadele etmeye, direnmeye devam edeceğiz. Yol önemlidir. Yolcunun başına neyin geldiği değil, o yolun varlığı önemlidir. Biz, hepimiz o yolun yolcusuyuz. Bizi bu yola, bu ülkenin kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk çıkardı. Bu yolda dönenler olur, bu yolda ölenler olur. Ama bu yolun yolcuları tükenmez. Son Cumhuriyet Halk Partili hapse tıkılana, son Cumhuriyet Halk Partili vurulana kadar bu yolun yolcusuyuz, Önderimizin gösterdiği yolda yürümeye devam ediyoruz.”
“DEVLETE EMANET SAĞLIKLARI BİLE GÜVENCEDE DEĞİL”
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun sağlık kontrolüne götürülmeden önce usulüne uygun olmayan şekilde emniyete götürüldüğü iddialarına şu yanıtı verdi:
“Sizin hakim olduğunuzdan daha fazla detaya hakim değilim. Ekrem Başkan ile görüşme yapan Avukat arkadaş belki bu detayı öğrenmiştir ama bana aktardığı bilgiler ve notlar kısmında bu yoktu. Ancak sağlık kontrolünden geçirilmeden ve doktora götürülmek yerine bir doktorun davet edilerek, şekil şartın tamamlandığı… Oysa ki tam kapasitesi olan bir sağlık ünitesinde, devlet hastanesinde kontrolden geçirilmesi gerekiyordu. Şekil şartın tamamlandığı bir yerdeyiz. Kimsenin güvencesinin kalmadığı bu ortamda artık gözaltına alınanların, yani hakim karar verene kadar masumiyetinden hepimizin emin olduğu insanların devlete emanet sağlıkları bile güvence halinde değildir. Hepimizin sağlığı kendimize, ailemize emanetken, özgürlüğümüz kısıtlandığı anda devlete emanettir. O emanete bile sahip çıkamayacak bir acziyetle, kötü niyetle karşı karşıyayız.”
“HELALLEŞİP, AİLELERİMİZİ VE PARTİMİZİ BİRBİRİMİZE EMANET EDİYORDUK”
Genel Başkan Özel, Ekrem İmamoğlu ile son görüşmesinin sorulması üzerine ise şöyle konuştu:
“Biz haftalardır bu organize kötülüğün, bu bir kişinin kendi rakibinden kurtulmak için hukuku kendi siyasi hesaplarına alet ettiği organize kötülüğün bunların hepsini yapabileceğini değerlendiriyorduk. Bununla ilgili partinin seçilmiş heyetleriyle ve daha dar kapsamlı, Ekrem Başkan ve bizim dahil olduğumuz bir çok değerlendirmede bulunduk. Her birisi ihtimal dahilindeydi. Dün akşam üstü ve bugün hepsini birden yapmaya kalktılar. Ama bunların gözü döndü. İktidarın değişeceği de buradan belli kabulümüz var. Biz Ekrem Başkanımızla her ayrılışta, birimiz diğerinin bulunduğu şehirden ayrılırken ve son zamanlarda her günün son telefon konuşmalarında helalleşip, ailelerimizi ve partimizi birbirine, davamızı birbirimize, yolumuzu, yürüyüşümüzü birbirimize emanet ediyorduk. Dün akşam da böyle bir vedayı yaşadık. Ümit ediyorum ki en kısa sürede kavuşacağız ve Ekrem İmamoğlu İstanbul’a, Türkiye’ye hizmet etmeye devam edecek.”
“EKREM BAŞKAN VATAN EMNİYETTE OLDUKÇA BEN DE BURADA OLACAĞIM”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanması ihtimalinin ve İstanbul’da ne kadar süre kalacağının sorulması üzerine Özel, “Şunu ifade edeyim, Ekrem Başkan Vatan Emniyet’te oldukça ben burada olacağım. Ekrem Başkan Çağlayan Adliyesi’ne geçtiğinde elbette yanında olacağım. Onun dışında hani spekülasyonlara yol açabilecek değerlendirmeler yapmak doğru değil. Şu anda hem Ekrem Başkan’a en yakın yerde, ama hem de İstanbul’un Ekrem Başkan’a emanet ettiği bu mekanda olmak doğru. Biz burada bu mekanın misafirleriyiz. Ev sahibimiz Ekrem İmamoğlu‘na burayı emanet eden İstanbullulardır” dedi.
“YOLUN KENDİSİ DE YOLCUSU DA BELLİDİR”
Özel, “‘Biz buradayız’ derken İstanbullulara, parti üyelerine buraya gelmeleri çağrısı mı yapıyorsunuz?” şeklindeki soru üzerine şunları söyledi:
“İlk değerlendirme yaptık, gayet açık söyledim. ‘Nerede olayım?’ diye soranlara ‘Ben buradayım, burada olun’ diyorum. Bu kadar açık söyleyemem. Onun dışında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Başkanı’na yapılan gözaltının, dövize ne yaptığı, borsamıza ne yaptığı, borsamızdaki şirketlere ne yaptığı, dünyada ne yankılar uyandırdığı ortada. Bu kötülüğü yapanların daha büyük kötülüklerle, bu ülkeye daha ağır bedeller ödetip, kendi tarihlerine de, ülke tarihine de böyle bir kara lekeyi çalmaya, cesaretleri, tenezzülleri var mı? Bunu onlara sor. Biz bu mücadeleyi, milletin emanetine sahip çıkma zemininde sürdüreceğiz. Bu artık bir geri sayımdır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ülke yönetimini devralmak üzere bir geri sayım içindeyiz. Bunun kaç gün olduğu, kaç ay olduğu ya da yılı aşıp aşmayacağının bir önemi yok. Yolun kendisi bellidir, yolcusu bellidir. Yola çıkaran bellidir. Hedef; bu ülkeyi kuran iradenin, bu ülkeyi bir kez daha kurtarmak üzere iktidara gelmesidir. Bu yolda düşen düşer, ölen ölür ama kalanlar bu yolu yürür. Bu kadar net. Bu kararlılık Ekrem Başkanımın kararlılığıdır. Bu kararlılık bu ülkeyi bu kuran partinin kararlılığıdır.”
“BUNLARA BU İMKAN VERİLİR Mİ?”
Yapılan sine-i millet ve seçimleri boykot etme açıklamalarına ilişkin soruya Özel, şu yanıtı verdi:
“Arkadaşlar sine-i millet meselesini daha önce de ifade ettik. Karşımızdaki yapı olgun, sindirmiş, ahlaki bir yapı olmadığı için siz bugün sine-i millete gittiğinizde, yani milletvekillerinizi istifa ettirdiğinizde, herhalde çekildiğiniz Meclis için yapılan yeni seçime de girmeyeceksiniz. Sizin yerinize o koltukların yarısını bile -ki daha fazlasını doldurur muhalefet girmezse, tamamını doldururlar- alanlar anayasayı referandumsuz değiştirme çoğunluğunu elde ederler. Bunlara bu imkan verilir mi? Yoksa sine-i millete dönmek bir erken seçim getiriyor olsa, biz altı ay önceden dönerdik sine-i millete. Ama bir erken seçim değil, bir ara seçim ve ardından anayasayı değiştirecek AK Parti çoğunluğunu tarif ediyor bu. Bu doğru değil. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin boykotu meselesi de, önümüzde biz eğer parlamento çoğunluğunu alacak bir güçlü muhalefeti tuttuysak, zaten cumhurbaşkanını da seçimde değiştireceğiz. Ancak önerileri, ben yoldayken tam olarak ne oldu bilmiyorum, sizin aktardığınızla.. Biz ilk önce milletten aldığımız emanete sahip çıkmayı burada başarmalıyız. Geleceği stratejileri öneren, parti içinden, parti dışından çok kıymetli arkadaşlarımızla uzun uzun tartışırız, en doğrusunu yaparız.”
“TAYYİP BEY ŞİMDİ BİN BETERİNİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR”
Genel Başkan Özel, başka belediye başkanları için ve partiye yönelik yeni soruşturmaları bekleyip beklemediklerinin sorulması üzerine ise şunları söyledi:
“Şunu söyleyeyim. Her kötülüğü yapabilirler. Yapabilecekleri her kötülüğe hazırız. Çünkü meselenin bir siyasi mücadele olmadığı, memleket için bir var olmak, yok olmak mücadelesine dönüştüğü açıktır. Onun için her şeye hazırız. Elinden geleni ardına koymasın, koymuyor zaten. Ama millet bunları bir yere kaydediyor. Bunların hesabını, millet onları eline geçirdiği ilk seçim sandığında en sert şekilde soracak. Burada mazbata alındı, gelindi, bu odada devir teslim yapıldı. 6 Mayıs günü, 19 gün mazbatayı bekletip, mazbatadan sonra İstanbul’da ruh sağlığı sinir hastalıkları doktorlarına muayene edilen herkesin kişisel sağlık verileri bavullara konulup, ‘Bunlar oy kullandı. Kullanamaz’ iddialarıyla seçim iptal ettirildi. Edildiği anda fark 13 bindi. Üstünden 45 gün geçti. 806 bin fark oldu. Bu ne demek? ‘Seçtiğimi ben seçerim, bana karışamazsın, bana dayatamazsın.’ Tayyip Bey bunu anlamadı. Şimdi bin beterini yapmaya kalkıyor. O zaman 806 bindi. Kötülüklerle 5 yıl geçirdi Tayyip Bey. Ekrem Bey iyiliklerle 5 yıl geçirdi. Fark 1 milyon oldu. Bunu yapsın, bugün yaptıklarını yapsın. Hadi sandığı koysun. İstanbul’a özel bakalım. İstanbul’da 2,5 milyon fark yiyor mu, 3 milyon fark yiyor mu, 5 milyon fark yiyor mu? O gün göreceğiz.”
“RECEP TAYYİP ERDOĞAN DİYE YAZACAKLARINA…”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, “Ekrem İmamoğlu, iki ayrı soruşturmada da ‘suç örgütü’ lideri olarak gösteriliyor. Bunun hakkında ne dersiniz?” sorusunu, “Suç örgütü lideri diye yazdıkları yerde yazım hatası var. Recep Tayyip Erdoğan diye yazacaklarına Ekrem İmamoğlu yazmışlar” diyerek cevapladı.
“EKREM BAŞKAN TEK BAŞINA ADAY ADAYIMIZ”
“Bu gelişmeler, partinin Cumhurbaşkanı adayını etkiler mi?” sorusuna da yanıt veren Özel, “Etkilemez. Partinin cumhurbaşkanı adayı Pazar günü belirlenecek, grubumuzun önerisi ile ve başka aday çıkmayarak Ekrem Başkan tek başına aday adayımızdır. Ama 1 milyon 750 bin Cumhuriyet Halk Partili onun arkasına dimdik geçmek üzere gün saymaktadır, saatleri saymaktadır. Milletimizi de çağırıyoruz, üye olmayanları da oy kullanmaya çağırıyoruz. Yol yürüyüşümüz Ekrem İmamoğlu ile birlikte en kararlı şekilde iktidara doğru devam ediyor” ifadelerini kullandı.