27 Mayıs 1995’ten bu yana her cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri düzenleyerek gözaltında kaybolan yakınlarını ve çocuklarını arayan ve Cumartesi Annelerinin 1065. Toplantısı 23 Ağustos 2025 Cumartesi günü Galatasaray Meydanında gerçekleştirildi.
20 Ağustos 1992 tarihinde Şırnak’tan köyüne dönerken güvenlik güçleri tarafından göz alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Mehmet Ertak adına ithaf olunan Diyarbakır CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun da katıldığı Cumartesi Annelerinin 1065.Toplantısında yapılan açıklama sonrası Ertak Ailesi adına söz alan yakını “Kayıplarımızı aramaktan vaz geçmeyeceğiz.“ dedi.
Açıklama şöyle:
“Mehmet Ertak için adalet istiyoruz”
1065. haftamızda, AİHM’in mevcut delilleri yeterli bularak oybirliğiyle mahkûmiyet kararı verdiği; ancak iç hukukta kovuşturma aşamasına dahi gelmeyen, sonuçsuz bırakılan Mehmet Ertak dosyasıyla bir kez daha kamuoyu karşısındayız.
32 yaşındaki dört çocuk babası Mehmet Ertak, Şırnak’a bağlı Rezuk Mezrası’nda yaşıyordu. Bölgedeki bir kömür ocağında işçi olarak çalışan Ertak, daha önce iki kez gözaltına alınmış ve ağır işkence gördükten sonra serbest bırakılmıştı.
Ertak ve aynı işyerinde çalışan üç akrabası, 18 Ağustos 1992 tarihinde işten eve dönmek üzere yola çıktı. Bindikleri araç, kontrol noktasında resmi giyimli polislerce durduruldu. Kimlik kontrolünün ardından Mehmet Ertak gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Burada gözaltına alındığına dair tutanak tutuldu; ancak emniyete başvuran ailesine gözaltına alınmadığı söylendi.
Baba İsmail Ertak bunun üzerine savcılığa başvurdu. Üç kişi Mehmet Ertak’ın gözaltına alındığını, altı kişi ise işkence edilirken gördüğünü tanıklıkla doğruladı. Olay, soru önergeleriyle Meclis gündemine taşındı. Fakat aile, tüm tanıklara, belgelere ve delillere rağmen her başvuruda inkârla karşılaştı.
1997 yılında JİTEM personeli Murat İpek, kamuoyuna da yansıyan itiraflarında; “Mehmet Ertak’ı, Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Mehmet Kaplan’ın emriyle öldürüp gömdük” dedi. Ayrıca yaptıkları tüm infazların dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini açıkladı.
“Tahir Elçi işkenceye maruz kaldı, tüm tehditlere rağmen AİHM’e başvuruldu”
Tüm başvuruları sonuçsuz kalan aile, AİHM’e başvurdu. Ancak Mehmet Ertak’ın ailesini AİHM’de savunmaya hazırlanan Avukat Tahir Elçi’nin bürosu polis tarafından basıldı, dava dosyalarına el konuldu. Gözaltına alınan Tahir Elçi kötü muameleye ve işkenceye maruz kaldı. Buna rağmen tüm tehdit ve baskılara karşı AİHM başvurusu gerçekleştirildi.
AİHM, mevcut delillerin Mehmet Ertak’ın gözaltına alınıp işkence sonucu öldüğünü hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtladığına hükmetti. Mehmet Ertak’ın ölümünden hükümetin sorumlu olduğu, buna devlet görevlilerinin neden olduğu kararını vererek Türkiye’yi yaşam hakkını ihlalden oybirliğiyle mahkûm etti. (Ertak / Türkiye, 09.05.2000 – 20764/92)
Mehmet Ertak’ın gözaltında kaybedilişinin 32. yılında, adli ve siyasi makamları bir kez daha göreve çağırıyoruz:
Mehmet Ertak dosyasında inkâra ve cezasızlığa son verin. AİHM kararını uygulayın. Mehmet Ertak’ın gözaltında işkenceyle öldürülmesi ve bedeninin kaybedilmesiyle ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütme sorumluluğunuzu yerine getirin.
Kaç yıl geçerse geçsin, Mehmet Ertak için, tüm kayıplarımız için ve Tahir Elçi için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.