Gündem

Lale Karabıyık’tan Bakan Koca’ya: “Partiniz okulda 1 öğün yemek verilmesi konusundaki tekliflerimizi neden reddetti?”

CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, okula başlama maliyetlerinin 2019 yılıyla karşılaştırıldığında okul öncesinde yüzde 654, ilkokulda yüzde 493, ortaokulda yüzde 450, lisede ise yüzde 486 arttığını söyledi. Genel Başkan Yardımcısı Karabıyık, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “Okul çağı çocuklarımızın dengeli ve yeterli beslenmeleri gerekir, 3 ana ve en az 2 ara öğün olacak şekilde beslenmeleri uzmanlarca önerilmektedir” açıklamasını, “Biz dedik ki okullarda en az bir öğün yemek verilsin. Meclis’te 2023 bütçesi görüşmelerinde biz teklifler verdik, okullarda yemek verilmesi konusunda. Peki ne oldu, her zamanki gibi AKP-MHP oylarıyla reddedildi. Peki sayın bakan partiniz neden reddetti” sözleriyle eleştirdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında yeni eğitim öğretim yılını değerlendirdi, eğitim öğretim harcamaları üzerine yaptıkları araştırmanın verilerini paylaştı. Beslenme çantasının maliyetine değinen Karabıyık, “Vatandaş, çocuğunun yanına beslenme çantası koyacak. Günlük maliyeti içinde lüks, ekstra bir şey yok, 50 TL. Haftanın 5 günü koyacak diyelim ki 3 çocuğu var çarpı 3, nasıl yapacak? Evde yok, okulda yemek yok, beslenme çantasını dolduracak da para yoksa o zaman bu devletin ayıbıdır” dedi.

Karabıyık’ın konuşması şöyle:

İlk ve ortaöğretim kurumlarındaki 20 milyondan fazla öğrenci ve 1 milyon 178 bin öğretmen için eğitim öğretim yılı başladı.

Okulların tatile girdiği dönemde yine bir basın açıklamamız olmuştu, demiştik ki “Tatil dönemi MEB için en verimli kullanılması gereken dönemdir, Eğitim sistemi ve okulların tüm sorunları masaya yatırılarak çözülmesi, eksiklerin tamamlanması için verimli değerledirilmelidir” demiştik. Yine o basın açıklamamızda Eğitim Sisteminin çözülmesi gereken acil sorunlarını da sıralamıştık.

Evet, Tatil bitti okullar açıldı ama sorunlar çözüldü mü? Hayır, hatta daha da derinleşti.

Bu sorunları eğitime erişim, eğitimin niteliği ve eğitim yönetimine ilişkin sorunlar olarak üç grupta toplayabiliriz.

  1. Eğitime erişimde karşımıza en fazla çıkan sorun okul kayıtları, kalabalık sınıflar, okula ulaşım, okul malzemelerinin edinilmesi, barınma ve beslenme gibi sorunlardır.
  2. Nitelikle ilgili sorunlar ise, eğitimin amaçları, eğitim programları, öğretim teknikleri, ölçme ve değerlendirme, okullarda kullanılan eğitim teknolojileri, merkezi sınavlar vb.
  3. Yönetsel sorunlar ise, mali kaynakların yetersizliği, öğretmen ve diğer personel eksikliğinin giderilmemesi türünden sorunlardır.

Halen kayıtlarda velilerden para isteniyor. Sayın Bakan Özer her okula ihtiyaçlarını karşılamaları için para gönderdik demişti, ama biz halen toplandığını, ihtiyaçları karşılanmadığı için para toplamak zorunda kalındığına dair örnekler vermiştik.

Sayın Bakan Tekin geldi, aynı şeyi söyledi, para toplanmaz, bağış yok falan, ama velilerden para isteniyor, aynen şöyle deniyor velilere” Çocuklarınızın temiz bir tuvalete girmesini istiyorsanız temizlik hizmetleri için personele ihtiyacımız var, sizden aldığımız para ile bunu sağlayacağız” Bu bir örnek.

Okullarda temizlik görevlisi yok, güvenlik yok bu ihtiyaçlar karşılanmıyor, büyük okullarda birkaç personel, onlar da yeterli sayıda değil, küçük okullarda o da yok.

Değerli Basın Mensupları aslında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılında yüzde 17.18 iken bu oran 2023 yılında 9.18’ e geriledi. MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı bu yılki gerilemeyle yüzde 9.64’e düştü.

Mesele budur. Yani Devlet Eğitime ayırdığı bütçeyi kıstıkça vatandaşlara yük biniyor.

Eğitime yapılan kamu harcamaları için dünya genelinde kabul edilen bazı oranlar vardır. Buna göre devletin eğitim harcamalarının GSYH içindeki payının en az %4 ile 6 arasında olması kabul edilir. 2021 yılında Türkiye’nin %4 sınırının da altına düştüğünü görüyoruz. Eğitimin GSYH içindeki payının düşmesi, harcama miktarı artsa dahi aslında ülkenin toplam kaynakları içinden eğitime daha az kaynak ayrıldığı anlamına gelmektedir.

Türkiye, OECD ülkeleri arasında eğitime ayrılan özel kaynakların payının en yüksek olduğu ülkelerden biridir. OECD ülkelerinde eğitim harcamalarının ortalama yüzde 90’ı kamu, yüzde 8’i hane halkları tarafından yapılmaktadır. Türkiye’de 2021’de devletin yaptığı harcamalar oran olarak düşmüş, hane halklarının harcaması ise artmıştır. 2020 yılında %20 olan hane halkı harcamaları 2021 yılında %22’ye yükselmiştir.

Diğer taraftan bir diğer sorun çocuklarımızı yetiştiren öğretmenlerimiz için ne yapıldı? Sözleşmeli ücretli öğretmen uygulamaları devam ediyor. 1 milyon ataması yapılmayan öğretmen var ancak; MEB boş geçen dersleri ücretli öğretmenler ile doldurmayı başarı olarak görüyor, sorun olarak görmüyor.

Ücretli öğretmenler asgari ücretin altında gelir elde ediyor, sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışıyor. Öğretmenlerimiz bu sorunlarıyla uğraşırken nitelikli eğitim nasıl olacak? Ayrıca; yeni uygulamayla öğretmenlik mesleği 4 gruba ayrıldı. Aynı işi yapan öğretmenlere farklı ücret veriyorlar, bu nedenle öğretmenler odası da bölünmüş oldu.

Ulaşım ayrı bir sorun, Eğitim Zorunlu ise okula ulaşım hakkı söz konusudur. Bunu da devlet sağlamalıdır, desteklemelidir.

Ve gelelim en önemli gündemimize Beslenme Çantası, nasıl doldurulacak, Sağlık Bakanı Koca dedi ki” Okul çağı çocuklarımızın dengeli ve yeterli beslenmeleri gerekir, 3 ana ve en az 2 ara öğün olacak şekilde beslenmeleri uzmanlarca önerilmektedir, dedi.

Evet doğru, doğru da peki nasıl, vatandaş enflasyona yenik düştü, alım gücü geriledi, her şey iyiymiş gibi gösterilirken mutfaklarda yangın var.

Evdeki koşullar zor, yoksulluk, yoksunluk, okulda öğle yemeği var mı, bırakın yemeği sağlıklı bir su var mı?

Biz dedik ki en az bir öğün yemek verilsin okullarda beraberinde de sağlıklı bir su, bu bizim ilk gerçekleştireceğimiz vaatlerimizde de vardı, mecliste en son Ekim 2022 ve Kasım ayında 2023 bütçesi görüşmelerinde teklifler verdik AKP-MHP oylarıyla red edildi.

Peki Sayın Bakan doğru söylüyorsunuz da bunu keşke Bakan Tekin de bilse, Ekonomi zaten iyi yönetilmiyor bir de bu ihtiyaçlar göz ardı ediliyor.

Kaldı ki vatandaş çocuğunun yanına Beslenme çantası koyacak, günlük sağlıklı bir beslenme için, minimum çeşitle beslenme çantasının maliyeti 50 TL, haftanın 5 günü koyacak 3 çocuğu varsa çarpı 3, nasıl olacak Sayın Bakan.

Ve diğer taraftan bir de beslenme dışındaki diğer maliyetlere bakalım, enflasyonun artan etkisiyle nerelere tırmanmış; Okula Başlamanın Maliyeti, Okula Devamın Maliyeti

Okula Başlangıç Giderleri

Okula başlamada ekonomik maliyetin son 4 yılda geldiği noktayı piyasadaki 137 ürünün gerçek fiyatları üzerinden yaptığımız araştırma ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca araştırmamız, okula başlayan bir öğrencinin veliye getirdiği yükü de ortaya koymaktadır.

Okula başlama maliyetleri için 2019, 2022 ve 2023 yılları karşılaştırılmıştır. Yaptığımız bu araştırmada, belirtilen rakamlar içerisinde, okula zorunlu alınan bağışlar, sınıfların düzenlenmesi için toplanan paralar, velilerin çocuklarına verdikleri harçlıklar bulunmamaktadır. Zorunlu bağış adında alınan bu ücretleri de eklediğimizde, özellikle alt ve orta gelir düzeyindeki ailelere, okul giderleri ciddi bir yük olacaktır.

  • Okulöncesi düzeyde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 285,26, 2023 yılında ise yüzde 654,36 oranında artmıştır.
  • İlkokul düzeyinde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 316, 2023 yılında ise yüzde 493,8 oranında artmıştır.
  • Ortaokul düzeyinde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 304,1, 2023 yılında ise yüzde 450,5 oranında artmıştır.
  • Lise düzeyinde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 286,8, 2023 yılında ise yüzde 486,4 oranında artmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu