Gamze Taşçıer ve Deniz Yavuzyılmaz, Beypazarı’nda Çayırhan İşçilerine Destek Verdi
Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı’nda özelleştirmeye karşı direnen işçiler Ankara yürüyüşlerinde Beypazarı’na ulaştı. CHP Genel Başkan Yardımcıları Gamze Taşcıer ve Deniz Yavuzyılmaz, işçilere destek verdi. Gamze Taşçıer, “Israrla kulaklarını tıkayan bir iktidar var. O nedenle de işçiler bugün ‘Ankara duy sesimizi’ diyor. Ankara’da bu ülkeyi yönetenler işçilerin sesini duyana kadar mücadelelerinde biz de onların yanındayız” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz ise “Yer altı ve yer üstü zenginlikleri adeta altın yumurtlayan bir tavuk gibi kamudan söküp alınıp bir şirketin kasasına para bassın diye devredilecek. Madenci buna itiraz ediyor. Madenci bugün vatanseverliğin bayrağını burada taşıyor, yürüyüşü ile de birlikte Ankara’ya kadar taşımaya kararlı” şeklinde konuştu..
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağı’nda, 20 Kasım Çarşamba sabah vardiyasının başlamasıyla yer altına inen yaklaşık 500 işçi ve yeryüzünde onlara destek veren işçiler eylemlerinin dokuzuncu gününe girdi. Maden ocağı önünde nöbet tutan işçiler Ankara’da bulunan Hazine ve Maliye Bakanlığı’na doğru yürüyüş başlattı. Yer altındaki işçiler ise direnişlerine devam ediyor.
Beypazarı’na kadar yürüyen işçiler kapalı pazar alanında yürüyüşlerine ara verdi. İşçiler, yürüyüşe devam edecek. İşçilerin yürüyüşüne destek veren CHP Genel Başkan Yardımcıları Deniz Yavuzyılmaz ve Gamze Taşçıer, ANKA Haber Ajansı’na konuştu.
“Burada onların yaktığı meşale tüm Türkiye’de herkesin bu karda, kışta soğukta gönlünü ısıtmış durumda”
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı’nın özelleştirilmesine ilişkin ihaleye son teklif verme süresinin 4 Aralık 2024’ten 4 Mart 2025 tarihine kadar uzatılmasına değinen Yavuzyılmaz, “Bunun oyalamaya dönük bir karar olduğu ortada.” değerlendirmesini yaptı. Yavuzyılmaz şöyle konuştu:
“İşçiler burada, karlı ve verimli çalışan bir kamu işletmesinin bu tip bir ihale ile yeniden özel sektöre varlık satışı yoluyla devredilmesini, teslim edilmesini istemiyorlar. Termik santralin tesisi, sosyal tesisleri, lojmanları, tüm makine ve teçhizatı, arsaları, arazileri, tümüyle ihaleyi kazanacak şirkete satılmak isteniyor, bir kez daha kamuya devri olmayacak şekilde. Maden sahalarınınsa 2059’a kadar işletme hatlarının bu şirkete devredilmesi söz konusu. Ancak 2060 yılına kadar bütün kömür çıkacağı için geriye hiçbir şey kalmayacak. Hiçbir şey kalmadığı için de kamuya yine hiçbir şey devredilmemiş olacak. Yer altı ve yer üstü zenginlikleri adeta altın yumurtlayan bir tavuk gibi kamudan söküp alınıp bir şirketin kasasına para bassın diye devredilecek. Madenci buna itiraz ediyor. Madenci bugün vatanseverliğin bayrağını burada taşıyor, yürüyüşü ile de birlikte Ankara’ya kadar taşımaya kararlı. Bu nedenle burada tüm maden işçileri ve termik santral çalışanları ile birlikte, sendikaları ile birlikte bu mücadeleyi nasıl büyütecekleri doğrultusunda bir kararı sabaha kadar verecekler. Ancak bu başlattıkları yürüyüş şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan tüm vatandaşlarımızın kalbinde büyüyerek devam ediyor. Burada onların yaktığı meşale tüm Türkiye’de herkesin bu karda, kışta soğukta gönlünü ısıtmış durumda. Madenci yalnız yürümüyor; çocukları, eşleri, anneleri, babaları, bölge halkı da bu yürüyüşe eşlik ediyor. Biz de CHP olarak bu yürüyüşe destek veriyoruz. Madencinin feneri sönmedi, sönmeyecek. Termik santral de Türkiye’ye kamu eliyle elektrik üretmeye devam edecek.”
“Üç ay erteleme, yok beş ay erteleme sonucu değiştirmeyecek”
“Yer altından yer üstüne bizim de haklarımız var’ söylemi son derece önemli” diyen Taşçıer de “20 yıllık AK Parti iktidarları boyunca özelleştirmenin ne getirdiğini burada bulunan herkes çok iyi biliyor. Özelleştirme demek, daha çok kar hırsı, daha çok emek sömürüsü ve bunun sonucunda da işçinin güvencesizleşmesi, iş güvenliğinin yok olması demek, insan onuruna yakışır hak ettiği emeği alamaması demek. O nedenle yok üç ay erteleme, yok beş ay erteleme sonucu değiştirmeyecek. Özet olarak işçiler diyorlar ki, ‘Biz özelleştirmeye karşıyız, özelleştirme emek sömürüsüdür. Bu nedenle de hakkımızı alana kadar mücadele vereceğiz’ Biz de işçilerin bu onurlu mücadelelerinde yanlarındayız. Sadece işçilerin ayak sesleri buradan duyulmuyor, Türkiye’nin dört bir yanından işçiler, emekçiler, emekliler hakkı olanı talep etmek istiyor. Israrla kulaklarını tıkayan bir iktidar var. O nedenle de işçiler bugün ‘Ankara duy sesimizi’ diyor. Ankara’da bu ülkeyi yönetenler işçilerin sesini duyana kadar mücadelelerinde biz de onların yanındayız” şeklinde konuştu.