Gündem

CHP’li İsmet Güneşhan’dan Bakan Tekin’e: Zorunlu eğitimi kısaltarak neyi amaçlıyorsunuz…

CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, “Sayın Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, ‘toplumsal beklenti’ diyerek yeni bir sistem değişikliğine hazırlandığınızı söylüyorsunuz. Ama toplum dediğiniz şey, tarikatlar ve cemaatler olamaz. Eğitim, hiçbir dini yapılanmanın etki alanına bırakılamaz. Ara tatilleri 10 Kasım’a denk getirmek, kız okulları açmak, ÇEDES gibi projelere kamu kaynağı aktarmak… Bunların hiçbiri, bu ülkenin çağdaş, laik ve bilim temelli eğitim geleneğine uygun değildir. Yetmiyormuş gibi bir de zorunlu eğitim süresini kısaltmak için çalışmalar yapılıyor. Eğitim tel tel dökülürken sıra buna mı geldi? Zorunlu eğitimi kısaltarak neyi amaçlıyorsunuz” dedi.

CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, TBMM’de yaptığı basın toplantısında, şunları kaydetti:

“Bugün burada, 2025–2026 eğitim-öğretim yılının başında, ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın karşı karşıya kaldığı beslenme krizine dikkat çekmek için toplandık. OECD verilerine göre Türkiye, öğrencilerin haftada en az bir öğün atlama oranında birinci sırada. Yani çocuklarımız aç. Bunun nedeni açık; maddi yetersizlikler ve yanlış ekonomi politikaları.

“Aç kalan, sağlıklı beslenemeyen öğrencilerimizin gelişimi geri kalmaktadır”

Çocuklarımızın beslenme hakkı ellerinden alınmışken, eğitimde başarı beklemek mümkün değildir. Aç kalan, sağlıklı beslenemeyen öğrencilerimizin gelişimi geri kalmaktadır. İktidarın yarattığı ekonomik kriz, eğitim sisteminde büyük bir adaletsizlik doğurmuştur.

“Bir beslenme çantasının aylık maliyeti 2 bin 155 lira”

Eğitim-İş’in araştırmasına göre, bir ilkokul öğrencisinin evden götürdüğü basit bir beslenme çantasının aylık maliyeti 2 bin 155 liradır. Bu çantada sadece yumurta, üç beş zeytin, domates, ekmek, peynir, süt ve meyve bulunuyor. Bugün milyonlarca asgari ücretli aile bu tutarı karşılayamıyor. Sağlıklı beslenemeyen bir çocuğun eğitimde başarılı olması mümkün değildir.

“İktidarın ekonomi politikaları, çocuklarımızın hem bugününü hem geleceğini tehlikeye atıyor”

Ortaokul ve lise öğrencileri için durum daha da vahim. Kantin fiyatları bir yılda yüzde 50’nin üzerinde arttı. Tost 70 lira, ayran 15 lira, yani bir tost-ayran menüsü 85 lira. Yemekhanesi olan okullarda ise tabldot yemek 200 liraya çıktı. Bu şartlarda milyonlarca dar gelirli ailenin çocuğuna sağlıklı bir öğün aldırması imkânsız hale gelmiştir. Çocuklarımız okula aç gidiyor, derse aç giriyor. İktidarın ekonomi politikaları, çocuklarımızın hem bugününü hem geleceğini tehlikeye atıyor. Bizim talebimiz nettir: Her öğrenciye günde bir öğün ücretsiz, sağlıklı ve dengeli beslenme hakkı tanınmalıdır. Bu bir tercih değil, iktidarın en temel görevidir. Çocuklarımızın aç kalmasına seyirci kalmak, geleceğimizi yok saymaktır.

“Eğitim sistemimiz artık sürdürülemez bir noktaya gelmiştir”

Eğitim sistemimiz artık sürdürülemez bir noktaya gelmiştir. Her yıl değişen sınav adları, bitmeyen sistem arayışlarıyla öğrencilerimizin umutları da, öğretmenlerimizin emeği de yıpratılmıştır. SBS, AYT, OKS, TYT, TEOG, LGS… Bu kadar çok sınav sistemi değişikliği, eğitimde istikrarın tamamen kaybolduğunun göstergesidir. Her ile üniversite açmakla övünen iktidar, o üniversitelerde ne akademik kadro kurabildi, ne altyapı sağlayabildi. Bugün pek çok üniversitede profesör, doçent, hatta laboratuvar bile yok. Bazı tıp fakültelerinde hastane bulunmuyor, bazı bölümler öğrenci bulamıyor. Bir yanda boş binalar, diğer yanda yurt bulamadığı için eğitimine devam edemeyen gençlerimiz var. Bu tablo, çağ atlayan bir eğitim sisteminin değil, çöken bir düzenin fotoğrafıdır. Üniversite sınavlarında sıfır çeken yüzlerce öğrenci varken, bir tek yetkili çıkıp ‘Bu çocuklar neden başarısız oldu’ diye sormuyor. Buna rağmen hâlâ ‘ilerleme’ ve ‘reform’ hikâyeleri anlatılıyor. Oysa gerçek ortadadır: Eğitim sistemi alarm veriyor.

“Zorunlu eğitimi kısaltarak neyi amaçlıyorsunuz”

24 yıldır süren bu anlayış, laik, bilimsel ve çağdaş eğitimi adım adım aşındırmıştır. Bugün geldiğimiz noktada eğitim politikaları, toplumun değil, belli ideolojik çevrelerin isteklerine göre şekillendirilmektedir. Sayın Bakan Yusuf Tekin, ‘toplumsal beklenti’ diyerek yeni bir sistem değişikliğine hazırlandığınızı söylüyorsunuz. Ama toplum dediğiniz şey, tarikatlar ve cemaatler olamaz. Eğitim, hiçbir dini yapılanmanın etki alanına bırakılamaz. Ara tatilleri 10 Kasım’a denk getirmek, kız okulları açmak, ÇEDES gibi projelere kamu kaynağı aktarmak… Bunların hiçbiri, bu ülkenin çağdaş, laik ve bilim temelli eğitim geleneğine uygun değildir. Yetmiyormuş gibi bir de zorunlu eğitim süresini kısaltmak için çalışmalar yapılıyor. Eğitim tel tel dökülürken sıra buna mı geldi? Zorunlu eğitimi kısaltarak neyi amaçlıyorsunuz? Ucuz iş gücü mü arıyorsunuz? Zaten sorunlu olan kız çocuklarını eve kapatmayı ya da evliliğe yollamayı mı amaçlıyorsunuz? Vazgeçin bu yanlış sevdadan. Aklınızı başınıza alın. Biz, bu ülkenin eğitim sisteminin yeniden Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık hedefiyle buluşturulması gerektiğini savunuyoruz. Bu ülke, büyük zorluklarla kuruldu; devrimlerle ayağa kalktı. Hiç kimseye, bu ülkenin çocuklarının geleceğiyle oynama hakkı verilemez. Cumhuriyet’in kazanımlarını korumak, hepimizin ortak sorumluluğudur.

“Hiçbir öğrenci yoksulluk yüzünden eğitimden geri kalmamalıdır”

12 Ekim’de Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, öğrencilerle buluşmasında ‘yumurta, süt, meyve yiyeceksiniz’ demiş. Sayın Bakan, öğrencilerimizin o gıdalara ulaşacak gücü kalmadı. Gerçeklerden bu kadar kopuk bir yönetim anlayışıyla çocuklarımızın sorunlarını çözemezsiniz. Son söz; biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki: Hiçbir çocuk aç kalmamalı, hiçbir öğrenci yoksulluk yüzünden eğitimden geri kalmamalıdır. Bu ülkenin geleceği olan çocuklarımız için, iktidarı derhal sorumluluk almaya çağırıyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu