Gündem

CHP Lideri Özgür Özel: Ülkeyi bu zalimlerin elinden kurtaracağız

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Konya Ereğli Belediyesi Kent Lokantasının açılışına ve halk buluşmasına katıldı. Burada konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Tarih boyunca Hititlerden Friglere, Lidyalılardan Perslere, Roma’dan, Abbasilere, Selçuklulara, Karamanoğullarına, Osmanlı’ya ve kurulduğu günden bugüne Cumhuriyet’e ev sahipliği yapan, sahip çıkan, alnı açık, başı dik, yüreğinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevdası olan Ereğlimizin güzel ve mert insanları hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Ereğli, benim için bambaşka bir ilçe. Ereğli benim çok sık geldiğim, siyasi mücadelesine her fırsatta omuz verdiğim ve hayallerine ortak olduğum, inandığım, güvendiğim siyasetçilerin olduğu; çok kıymetli, çok önem verdiğim insanların siyaset yaptığı bir yer. Bugün burada; 1973’te kazandığımız Ereğli’de, 1994’te kazandığımız Ereğli’de benden önce size hitap eden Ümit Akpınar’a, sizin dediğiniz şekilde ‘Umut’ Akpınar’a, Ereğli’nin umuduna kavuştuğumuz için çok teşekkür ediyorum sizlere. Nejat Başkanıma, bütün süreç boyunca Ereğli’nin il olma mücadelesinde, Ereğli’nin sesini duyurmak için yaptığı yürüyüşte, iyi günde – kötü günde, her seferinde beni Ereğli’nin hayallerine ortak ettiği için, her fırsatta destek istediği için, hiç şüphe yok 31 Mart akşamı söz verdiği gibi partinin ışıkları sabaha kadar yandığı için, bütün örgütümüze Nejat Başkanın şahsında teşekkür ediyorum. Sadece Nejat Başkan’a değil bu partiye, geçmişte emek vermiş tüm ilçe başkanlarına, tüm yöneticilere, kadın kollarına, gençlik kollarına, sabah kalkıp partiyi açanlara, gün boyunca baba evinde nöbet tutanlara, kim nereye giderse gitsin baba ocağını hiçbir zaman bırakmamış olan parti emekçilerine, Cumhuriyet Halk Partililere bin selam olsun” dedi. Özel, şunları söyledi:

“EREĞLİ 31 MART’TA CUMHURİYET’E UZANAN ELE KARŞI GELDİ”

“Hiç şüphe yok ki baba ocağının kapısı herkese açık. Kimi doğdu, büyüdü, bizim gibi burada kaldı. Kimi büyüğünü aradı, gitti. Kimi küçüğüne razı oldu. Kimi yakında oturdu, kimi ırakta. Ama hepsi bilir ki, ‘Eğer başım sıkışırsa, eğer zordaysam, baba evi orada. Bacası tütüyor. Çayı kaynıyor. Gittiğimde kapısı bana açılıyor.’ İşte o baba evinin kapılarını 31 Mart’ta açtık, 31 Mart’a giderken açtık; ardına kadar açık tutuyoruz. Hangi siyasi görüşten olunursa olunsun, biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak şunu açıkça söylüyoruz. Baba evi babamızın, kurucumuzun evidir. Baba evinin tapusu ne Özgür Özel’indir, ne Kemal Bey’indir. Ne üzerinde Deniz Baykal yazar; ne Bülent Ecevit, ne İsmet Paşa… Baba evinin tapusu bir kişiye kayıtlıdır, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onun için kim ki artık yaşadıklarından, verdiği oydan pişman olmuş, yaşadıklarından sonra bunca yokluk, yoksulluk, bunca hayat pahalılığı, bunca adaletsizlik, haksızlıktan sonra, artık pişmanlık duyarsa biz kapıyı sonuna kadar açık tutuyoruz. Diyoruz ki, ‘Artık sadece bir parti siyaseti yapmıyoruz.’ 31 Mart’ta söyledik. ‘Biz sosyal demokratlar olarak muhafazakar demokratlarla, milliyetçi demokratlarla, Kürt demokratlarla ama vatanı sevsin, ülkenin bölünmez bütünlüğüne saygı duysun, eline Türk bayrağını almaya çekinmesin, Atatürk’e laf etmesin, tüm demokratlarla birlikteyiz.’ İşte bu birlikteliğe biz ‘Türkiye ittifakı’ dedik. Ereğli’de de ‘Ereğli ittifakı’ dedik. Bütün Ereğli’yi kucakladık. Bundan sonra da öyle olacak. Ama bugün burada Şehitler Parkı’nda toplanmanın büyük memnuniyeti içindeyim. Bu park yıllar önce Allah gani gani rahmet eylesin Kenan Akpınar Başkanımın zamanında Sümer Bankımız, aileden birilerine peşkeş çekilirken, Kenan Başkan’ın hamlesiyle, 18 uygulamasıyla şehre kazandırılmış ve ‘Cumhuriyet Şehitleri Parkı’ denmişti. Belediye bizde olmadığı sıralarda, birileri ‘Cumhuriyet’ adından ve Cumhuriyet’in 75’inci yılında kazandırıldığı için, ‘75’inci yıl Cumhuriyet Şehitleri Parkı’ adından çekinip, ‘Cumhuriyet’ ismini kaldırmıştı. İsimlerle uğraşmamak, isimlerin üzerinde tartışmamak lazım diye hep söyledik. Ama birilerinin eli Cumhuriyet’e uzanmıştı. İşte 31 Mart akşamı siz Ereğlililer, Cumhuriyet’e el uzatanlara ‘Çek elini oradan’ dediniz. Geçtiğimiz belediye meclisi toplantısında, Umut Başkan’ın, Cumhuriyet Halk Partisi grubunun önerisiyle parkımızın adını yeniden 75’inci Yıl Cumhuriyet Şehitleri Parkı yapan, Cumhuriyet’e el kaldıran, Cumhuriyet’in adını geri getiren bütün belediye meclis üyelerimizi alınlarından öpüyorum. Buradan AK Partililere, Milliyetçi Hareket Partililere, şunu ifade etmek istiyorum. Türkiye siyaseti birbiri ile uğraşan, isimlerle uğraşan, isimlerle didişen siyaseti, gerilimi bir kenara bırakmalıdır. Kendi memleketimde bizim belediye meclisimiz, Sayın Bahçeli’nin ismini bir yerden kaldırdığında ilk arayan ben oldum. Dedim ki, ‘İsimlerle uğraşmayın.’ Dünya kadar önerge vardı. Sayın Bahçeli’nin isimlerini MHP’den aldığımız belediyedeki meydanlardan, viyadüklerden kaldıracaklardı. Dedim ki ‘Bu ne size, ne bize, ne Anadolu kültürüne yakışmaz.’ Onun için tüm seçilmişlere, hizmette yarışmaya ve artık bu şehirlerin, bu ülkenin ortak değerleriyle uğraşmamaya davet ediyorum. Ama bu şu demek değil… İktidar olduğumuzda şunu da asla ve asla bırakmayacağız. Geçmişte adı ‘Atatürk’ olup da değiştirdikleri, ‘İsmet İnönü’ olup da değiştirdikleri, ‘Cumhuriyet’ olup da değiştirdikleri ne kadar meydan, ne kadar sokak, ne kadar havalimanı varsa hepsinin adı da burada olduğu gibi geri gelecek. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın.”

“SAYIN ERDOĞAN KULAKLARIN ÇINLASIN…”

“Şunu ifade etmek isterim ki Umut Başkan göreve geldi; heyecanlı, umutlu. Ondan umudumuz yüksek. Ancak yarım milyar lira; 528 milyon lira borç devraldık. Düşünebiliyor musunuz? Ereğli gibi bir yerde 528 milyon borç… Ey Sayın Erdoğan, Erdoğan kulakların çınlasın, SGK’nın 10 lira borcunun 9’u senin yandaşların, bir lirası belediyelerin. Bunun da üçte biri şimdi sendeki belediyelerin. Tutturup duruyorsun, ‘SGK’nın parası. Silkeleyin, faizi ile alın.’ Bize devrettiğin belediyenin haline bak. 528 milyon lira borç ve Ereğli hizmet bekler. Sandı ki beceremeyecekler. Sandı ki yılacağız. Sandı ki SGK borçları üzerine haciz koyarak bizi durduracak. Hem SGK işini hallediyoruz. Bir yandan sadece geçen sene 31 Mart’tan sonra, koltuğa oturduğu günden beri 38 bin ton asfaltı yine sizin umudunuz döktü. 50 bin metrekare soğuk asfalt serildi. 4 bin metrekare kilit taşı döşendi. İki – üç değil, 32 yeni yol açıldı. 6 Şubat depreminde zarar gören ve ibadete kapanan Belkaya Camiisi söz verildiği gibi onarıldı, güçlendirmesi yapıldı ve ibadete açıldı. Yine kulaklarınız çınlasın Sayın Erdoğan… Seçimden önce ‘Beka sorunu olur, CHP kazanırsa beka sorunu alacak. Bayrağı indirecekler, vatanı böldürecekler, ezanı dindirecekler’ diyen Erdoğan… Ezan dinmişti, belediye başkanımız camiyi onardı. Ezan okunuyor, ibadet ediliyor. Cumhuriyet Halk Partisi’ni herkes senden dinlemiyor, millet gözüyle görüyor. Ayrıca Umut Başkan bu kadar imkansızlığın içinde ihtiyaç sahibi 850 kişinin giyim yardımını, 200 aileye düzenli gıda yardımını, hediye çiçeklerin gönderilmesini yasaklayıp öğrencilere burs fonunu bu yolla, 150 Ereğlili öğrenciye burs verilmesini, 5 bin 300 ağaç dikimini, organik tarım sahasında 110 dönümlük arpa ekimini, 4 bin 500 metrekare yeşil alanın kazandırılmasını sadece 9 ayda gerçekleştirdi. Onu seçenler olarak yürekten alkışlıyoruz.”

“KONYA BÜYÜKŞEHİR’İ KAZANACAĞIZ”

“Diğer taraftan 2024 yılındaki yerel seçimlerden önce Konya’da bir belediyemiz vardı; nazar boncuğu gibi Tuzlukçu Belediyemiz. Tuzlukçu Belediye Başkanımız da burada. Ancak 2024 seçimlerinde hedefimizi şu noktaya koymuştuk. Belki büyükşehir olmayacak ama büyükşehire doğru büyük bir adım atacaktık. Bunun için Ereğli’nin ve Konya’nın dört bir yanından, adeta dört kapısında her biri birbirinden önemli dört belediyeyi; bugün ziyaret ettiğim Cihanbeyli’yi, Akşehir’i, Ereğli’yi, Seydişehir’i belediyelerimiz arasına kattık. Bugün gittiğim iki belediyeden sonra gelecek ay da diğer ilçelerimize giderek hem bu başarılar için başkanlarımızı tebrik edecek, hem vatandaşımıza duyduğu güven için teşekkür edecek, hem de Cumhuriyet Halk Partisi’nin bundan sonraki hedefinin Atatürk’ün partisini Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında girdiği ilk yerel seçimde olduğu gibi ilk genel seçimde de iktidar yapıp, 2029 yılında yapılacak yerel seçimlerde Konya Büyükşehir Belediyesi’ni Cumhuriyet Halk Partisi olarak kazanacağız. Buna yürekten inanıyoruz.”

“108’İNCİ KENT LOKANTASINI AÇIYORUZ”

“Bugün burada birazdan çok iddialı bir iş yapacağız. 108’inci kent lokantamızı Ereğli’de açıyoruz. Ama ilçe başkanımız, belediye başkanımız övünerek diyorlar ki, ‘Türkiye’nin en güzel kent lokantasını açacağız. Gençlik Kolları Genel Başkanımız lokantanın fotoğrafını Ekrem Başkan’a atmış. Ekrem Başkan kent lokantalarının ilkini açan, kent lokantalarını markalaştıran, tüm Türkiye’ye yayılmasına katkı sağlayan öncü belediye başkanımız. Türkiye Belediyeler Birliği’nin de başkanı. Ben geçtiğimiz ay sadece 6 Aralık günü, bundan bir ay önce, Bilecik’te 72’nci kent lokantamızı açmıştım. 33 günde 36 kent lokantamız daha oldu. Neredeyse her gün bir ya da iki kent lokantası açılıyor.”

“SURİYELİ SEÇMEN OYUNUNA GELMEYECEK, SENİ BİR DAHA SEÇTİRMEYECEĞİZ”

“Cumhuriyet Halk Partisi’nin iyi hizmetlerini hızla yaygınlaştırması işte bu hizmetlerin yoğun destek görmesi, milletin memnuniyet anketlerinde CHP’li belediyelere rıza göstermesi, daha büyük destek vermesi, ‘bugün seçim olsa?’ sorularında Cumhuriyet Halk Partisi’ni birinci parti olarak ifade etmesi Sayın Erdoğan’ın kimyasını bozuyor. O yüzden ne söylediği sözü biliyor. Ne yapacağını biliyor. Gerçekten şaşırmış durumda. Dün ben kendisine şu hatırlatmayı yaptım. Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman sığınmacı düşmanı olmadı. Ama sığınmacı yaratan politikaların düşmanı oldu, sığınmacı yaratan siyasete ve siyasetçilere itiraz etti. Komşunun iç savaşını kışkırtıp 13 sene oradaki istikrarsızlığa katkı sağlayıp, 200 milyar dolar kaybedip, 283 şehit verip, bir de üstüne oradan 4.5 milyon Suriyeliyi Türkiye’ye getiren Erdoğan’ı eleştirip şunu söyledim: Esad rejimi artık bitti. Geçici sığınmacı statüsünün hukuki altyapısı kalmadı. Elbette bugün zorla değil ama bir takvim içinde, hızla ve hep birlikte gitmelerinin hazırlığı yapılmalıdır. Çıkmış diyor ki ‘Giden gider, isteyen kalır. Başımızın üstünde yerleri vardır.’ Ben Erdoğan’a şunu söylüyorum: Sayın Erdoğan, başının üstünde dediğin kişiler Ereğli‘deki yoksul vatandaşın aşının üstünde. Başımın üstünde dediğin işsiz gençlerimizin işinin üstünde oturuyorlar. Bu yüzden Suriye’de asgari ve siyasi istikrarın derhal sağlanıp öyle Von der Leyen’den hiç utanmadan sıkılmadan ‘1 milyar euro daha vereyim, kalsınlar’ deyip de yanında esas duruşta durmadan, ‘Ne 1 milyar euro’su? Ne gerekiyorsa vereceksiniz, bu sığınmacıları Suriye’ye göndereceğiz, yerleştireceğiz, iş yerlerini açacağız, orada olacaklar. Artık Türkiye’deki misafirlik bitti’ demek gerekir. Bunun yerine ‘Kalsınlar’ demek şudur: Sayın Erdoğan Ereğli‘nin gönlünden düştü, Konya’nın da gönlünden düşüyor. Vatandaşın bu yaptıklarıyla gözünden de düştü. Burada kaybettiği oyu Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık vererek, kendine 4.5 milyon Suriyeli seçmen yaratarak gidermeye çalışıyor. Buradan sesleniyorum, bu oyuna gelmeyeceğiz, buna izin vermeyeceğiz, seni de bir daha asla seçtirmeyeceğiz.”

“EREĞLİ İLK SEÇİMDE İL OLACAK”

“Bu Konya iktidara kepçeyle verip, iktidarın çay kaşığıyla vermediği mağdur bir kent. Maalesef bu koca kentin hala metrosu yok. Hala çevre yolu sorunu çözülmedi. Sanayicinin Mersin Limanı’na ulaşım sağlayacağı tren hattı, lojistik üssü talebi hala karşılanmadı. Üç büyük üniversite var, yurt yok. Ve 156 bin nüfuslu Ereğli‘de hastane sorunu var, doktor yetersizliği var, ekipman sorunu var ve bu sorunların bir tane sebebi var. Büyükşehir yasası ilçelerin yetkisini büyükşehirlere aldı. O zaman AK Parti’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi şöyle söylüyordu: ‘Bu yasayla büyükşehirlerde bir adam asamazsın bir de para basamazsın. Bütün yetki orada.’ Bu neyi yarattı? Ereğli gibi nüfusu yüksek, güçlü ilçelerin zayıflamasını, tükenmesini yarattı. Bizim büyük şehirleri gelip kapatacak halimiz yok. Ama Ereğli‘nin sorununu da Konya’nın bu mesafesinde her gün yalnız, her gün yoksulluk, yokluk çeken kendi hizmetini görmek için bütün umudunu büyükşehire bağlamış altyapısızlık sorunları da canımıza tak etti. Konya’nın altyapı için, su için, atık su için buradan 48 milyon lira her ay para toplayıp buraya bir kuruş yatırım yapmadığı süreçleri yaşadık. Bunların bir tane çaresi var. Daha önce Grup Başkanvekili iken gelip sahiplendiğim, o uğurda sizinle yürüdüğüm, itiraz ettiğim ve talep ettiğim bir şeyi şimdi Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı sıfatıyla, son seçimlerin birinci partisi, tüm anketlerin birinci partisi ve gelecekteki Türkiye Cumhuriyeti’nin iktidar partisinin genel başkanı sıfatıyla Ereğli‘nin il olma talebini sahipleniyorum. Daha önce yine böyle bir büyük meydanda size il olarak plakanızı sormuş ve söylemiştim. O gün dedik, nasip olmadı. İktidara gelemedik, Ereğli’yi bu halde tuttular. Ama ilk seçimden sonra Ereğli il olacak, plakası da 83 olacak.”

“SORUNLAR ‘ÇİFTÇİ MİLLETİN EFENDİSİDİR’ DİYEREK ÇÖZÜLÜR”

“Konya’da en büyük sıkıntı hastalarımızın telefon başında perişan olması. Doktorlardan randevu alamaması. Randevusunun olduğu gün, o biricik doktorun orada olmaması. Ve dünya kadar aksiliklerin yaşanmasıdır. Bunların hepsini teker teker halletmek, Ereğli‘nin bütün sorunlarını çözmek boynumuzun borcudur. Ereğli, Konya tüm ilçeleri ile birlikte Türkiye’de tarım ve hayvancılığın kalbinin attığı ilimizdir. Konya güzel yurdumuzun süt deposudur, süt ambarıdır. Ereğli bu bereketli topraklarda günlük tam bin ton süt üretmektedir. Ancak üretici emeğinin karşılığını alamamaktadır. Bugün bir litre sütün üretim maliyeti 14 lirayken ve sütün satış fiyatı 17 olarak Ulusal Süt Konseyi tarafından tespit edilmişken bugün Ereğlilinin sütü 12 liraya alınmakta, zararına hayvancılık yapılmakta, kahır çekilmekte, ömür tükenmekte, borçlar büyümektedir. Böyle bir düzene Ereğliler isyan etmektedir. Biz Ulusal Süt Konseyi’nin açıkladığı fiyatın bir kuruş altında süt alınmasına izin vermeyeceğiz. Size söz veriyoruz. Konya’daki üreticilik ve hayvancılıkla uğraşanın, besicinin, bunun için tarım yapan, yem üretenlerin bütün sorunlarını biliyoruz ve bunların tek çaresinin bugünkü Cumhurbaşkanı gibi yani şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin son cumhurbaşkanı gibi çiftçiye kafası bozulunca ‘Al ananı da git’ diyerek değil, ilk cumhurbaşkanı gibi ‘Çiftçi milletin efendisidir’ diyerek çözüleceğini biliyoruz. Köylülere, çiftçilere kanun gereği gayrisafi milli hasılanın yüzde 1’i prim olarak dağıtılmalıdır. Ancak burada bu sene maalesef yüzde 1 yerine binde 2 olarak, yani hak edilenin beşte biri olarak bütçeye konmuştur. Sizin 456 milyar lira alacağınız size verilmemiş, ama başkaları için bütçeye ayrılmıştır. Yandaş firmaların, dörtlü-beşli çetelerin, 40 Haramiler’in ödemesi gereken 701 milyar kurumlar vergisinden vazgeçilmiş, ama çiftçinin alması gereken paraya el konmuştur.”

“14 BİN LİRAYA KALKACAK EL EMEKLİNİN SEFALETİNE KALKAR”

“Emeklilerin bir asgari ücret düzeyinde maaş almasını hep savunduk. Geçen sene 10 bin liralık emekli maaşını yüzde 68 enflasyona rağmen sadece yüzde 25 zamlayanlar, emekliye hem de ilan ettikleri Emekli Yılı’nda hayatlarının en zor yılını yaşatmışlardır. Bu sene de utanmadan, sıkılmadan emekliye yüzde 15 zam yapmanın, en düşük emekli maaşını 14 bin 400 lirada tutmanın kararını vermişler bunu dün Bakan utanmadan ilan etti. Buradan bütün emeklilere söylüyorum. Bütün vatandaşlarımıza söylüyorum. En düşük emekli maaşını ayarlamak Meclis’in görevidir. Bir bakan, bir atanmış bakan bunu hadsizce, ‘Böyle kararlaştırdık’ diyemez. Buradan AK Parti’nin Grup Başkanına, AK Parti’nin Grup Başkanvekillerine ve tüm milletvekillerine sesleniyorum. Bu Bakan’ın bu yaptığı önce size, tüm Meclis’e, milletin vekillerine, dolayısıyla milletin ta kendisine hakarettir. Meclis’in onurunu, haysiyetini korumak, bu Bakan’ın söylediği rakamı değil, bu emeklinin hak ettiği rakamı Meclis’ten geçirmekle olur. Eğer onun dediği gibi 14 bin 400 liraya el kalkacak olursa, o el emeklinin sefaletine kalkar. Yoksulluğuna kalkar. Kirasını ödeyememeye, karnını doyuramamaya, soğukta kalmasına kalkar. Bunun için hep birlikte hem o Bakan’a haddini bildirmeliyiz hem de emeklimize sahip çıkmalıyız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki, ‘Emekli için geçim haktır, bir asgari ücret şarttır.’ Emekliler bir elini kaldırsın göreyim. Şuraya bakın. Ellerinizden öpüyorum, ellerinizden. Hep birlikte büyük bir mücadeleye var mısınız? Şunu yapacağız, buradan ısrarla söylüyorum. Geçen sene 31 Mart‘ta sarı kartı gösterdiniz. Hem kendinize iyi belediye başkanları seçtiniz hem de yapılan haksızlıklara itiraz ettiniz, sarı kartı gösterdiniz. Görmediler. Görmezden geldiler. Şimdi çare, artık bu iktidara kırmızı kartı göstermeye geldi. Emekliler, bu iktidar size bu sefalet maaşını verirse hep birlikte meydan meydan sokak sokak mücadeleye var mısınız? Var mısınız? Var mısınız? Sayın Erdoğan, bu emeklinin alnının teri bu millet için aktı. Gözünün nuru, bu millet için aktı. Bu dirsekler, bu millet için çürüdü. O eller, bu millet için nasır tuttu. Şimdi o nasırlı elleri, havadaki o elleri boş çevirirsen sana kırmızı kartı göstereceğiz. Hep beraber göstereceğiz. Hepinizin o nasırlı ellerinden, açık alınlarından, koca gönüllerinden, yüreklerinden öpüyorum. İki emeklinin evladı olarak, bütün emeklilerin önünde saygıyla eğiliyorum.”

“ALTI AY DAHA EMEKLİLERİ SEFALETE İTTİ”

“Son, Erdoğan’a en çok çıldırtan kısma geldik. Biliyor musunuz onu? En çok çıldırdığı iş, altın hesabı. Her hesap şaşar, altın hesabı şaşmaz. Doğru mu? Bakın, siz emekli olduğunuzda daha doğrusu Sayın Erdoğan başbakan oldu, 3 Kasım 2002 günü. En düşük emekli maaşı sekiz çeyrek altın alıyordu. Sekiz çeyrek altın. Bugün verdiği 12 bin 500 lira maaş, son aralık ayındaki maaş sadece 2.5 çeyrek altın alıyor. Beş çeyrek altın kayıp. Ayrıca o geldiğinde ödenen asgari ücret yedi çeyrek altın alıyordu. Oysa aralık ayında alınan son asgari ücret, sadece üç çeyrek altın alabildi. Her emeklinin her ay 5.5 çeyrek altını kayıp, her asgari ücretlinin her ay dört çeyrek altını kayıp. Ve bu kayıp, Erdoğan’ın iktidarda olmasının emekliye ve emekçiye bedeli. Şimdi bu maaşlara zam yaptığında öyle bir şey yaptı ki emekli maaşını bırakın sekiz çeyrek altın alacak duruma getirmeyi, sadece ve sadece 2.5 çeyrek altını 2.7 çeyrek altına getirecek, üç çeyrek altın bile alamayacak bir noktaya getirerek altı ay daha emeklileri sefalete itti. Asgari ücretin Erdoğan geldiğinde yedi çeyrek altın alan, bugünkü parayla 35 bin lira olması gereken en az 30 bin lira olmasını savunduğumuz asgari ücreti, 22 bin lira yaptı. Yani asgari ücreti de sadece 4.5 çeyrek altına çıkardı. Geçen sene ocak ayında verdiği asgari ücretten yarım çeyrek altın kayıp. Yani bir yıl geçmiş olmasına rağmen 2 bin 500 lira asgari ücretlinin cebinden çekip alıyor. Emeklinin ise durumu çok daha perişan.”

“ERDOĞAN EMEKLİYE İKİ TAS BAMYA ÇORBASI VERİYOR”

“Ben altın hesabı yapınca çıkıyor diyor ki, ‘Özgür Bey bırak altın hesabını, altın hesabını bırak.’ ‘Ne yapayım’ diyorum? ‘Başka hesaplara bak.’ Ben de bu söylediğini yaptım. Türkiye’nin dört bir yanına gidiyorum; Ordu’da fındık hesabı yapıyorum, Malatya’da kayısı, Rize‘de çay, Antalya’da portakal. Gidiyorum Gaziantep’te fıstık, Manisa’da üzüm, Aydın’da incir hesabı yapıyorum. Konya Cihanbeyli‘de ne yaptık? Arabaşı hesabı. Peki Ereğli‘de ne yapmak lazım? Bamya çorbası. Var mısın Erdoğan? Gel hesabı bamya çorbası ile yapalım. Konya’da, lokantada bir tas bamya çorbası geçen yıl kaç paraydı? 90 lira. Bu sene kaç para oldu? ‘200’ diyorlar, ‘180’ diyen var. Bamya çorbası geçen sene 90 lira, bu sene geneli ‘200’ diyor. En az yüzde 100 artmış. Bamya çorbasına zam yüzde 122, emekliye zam yüzde 15. Bamya çorbasına zam yüzde 122, asgari ücrete zam yüzde 30. ‘Altın hesabı yapma’ diyor. Geçen seneki asgari ücret 189 kase bamya çorbası içerken bu seneki asgari ücret 110 kase içiyor. Emekli için… Emekli amcamız, seslenen amcamın adı ne söyleyin. Cevdet Amca emekli maaşıyla aldığı en düşük emekli maaşıyla geçen sene 111 kase bamya çorbası içebilirken bu sene maaşı 72 kase, 72 porsiyon bamya çorbasına yetiyor. Erdoğan Ereğli’de, Konya’da söylüyorum. 72 porsiyon ne demek, emekliye günde iki tas çorba parası veriyorsun. Bir kere bunu gör. Geçen sene 111 iken, 72’ye düşüyor. Bu şartlarda geçim olmaz Erdoğan. Buradan Ereğli’dekilere soruyorum. Bu şartlarda geçme olur mu? Peki geçim olmazsa? Geçim yoksa, seçim var. Benim söyleyecek başka sözüm yok. Bu milleti bu hale koyarsan millet de senin önüne sandığı koyar. İşte bu kadar. Bu ne kadar güzel bir gün böyle… Gözün göremediği yere kadar insan var. Ereğli sizi seviyoruz, Ereğli‘yi seviyoruz, Konya’yı seviyoruz, bu ülkeyi seviyoruz. Bu ülkeyi bu zalimlerin elinden kurtaracağız. Bu emeklileri kurtaracağız. Bu yoksulluğu bitireceğiz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun. Hepinizi çok seviyorum.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu