CHP Lideri Özgür Özel: “O Kurultay Yapılacak”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından geldiği Saraçhane’deki dördüncü gününde basın toplantısı gerçekleştirdi. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “İstanbulluların yaptıkları önlerine konulan üç sandıkta kim yönetsin diye sorulduğunda, Ekrem İmamoğlu yönetsin diye oy kullandıkları ve kendisine emanet ettikleri bu 16 milyonluk şehrin sembol mekanındayız. ‘Saraçhane’ demek İstanbul’un iradesi demektir. İstanbul’un iradesi gözaltına alındığı andan itibaren Ekrem Başkanın emanetine partinin Genel Başkanı olarak ben, yöneticilerim, milletvekillerim, değerli il başkanım sahip çıkıyoruz. Çıkmaya da devam edeceğiz. Çok önemli bir sürecin içindeyiz. Ne kazandığımızın ve buna ne kadar çok ihtiyacımız olduğunun yavaş yavaş farkına ve idrakına varıyoruz tüm ülke olarak” dedi. Özel, şunları söyledi:
İÇERDE OLAN BİR KİŞİNİN HALİÇ’TEKİ KONUŞMASINI YASAKLADI”
“Dört gün önce İstanbul Valiliği, beş gün süreyle İstanbul’da toplanmayı, gösteriyi, eylemi, açıklamayı yasakladı. Hatta bugün Haliç Kongre Merkezi’nde Sayın Ekrem İmamoğlu’nun yapacağı İstanbul Buluşmasını bu kapsamda yasakladı. İçeride tutuklu olan kişinin Haliç’teki konuşmasını yasakladı. Ancak geçmişte adı konmamış yasakların bile hakim olmaya başladığı bu topraklarda, adı konmuş, talimatını Erdoğan’ın verdiği, Valiliğin resmi yazısıyla, Emniyet Müdürlüğüne söylediği bu yasak fiilen yok hükmündedir. Bu yasağın üstüne üç gece önce polisin rakamıyla 80 bin, bizim rakamlarımızla 150 bine yakın, sonra 200 bine yakın, dün akşam resmi rakamlarla 240 bin, drone görüntüleri ile meydanı görebilen yerlerde 550 bin, meydana giden ve ulaşılamayan sokaklarda neredeyse bir o kadar. 550 bin kişiyle göz göze, 1 milyon kişiyle gönül gönüle olmuşuz. Türkiye’de 86 milyon ile gönül gönüle olmuş durumdayız. Şimdi bu gece her yerde olabiliriz. Önce Saraçhane’de buluşuyoruz. Gecenin seyrine göre Çağlayan’sa Çağlayan, Vatan’sa Vatan. Vatan’dan sevk olunduysa Çağlayan’sa Çağlayan, olmadıysa Vatan. Çağlayan’da bir şey olur, Vatan’a geri dönülürse Vatan. Çok çok kötülük olursa Taksim. Belki bir başka yer. Bugün biz can yakmadan, polisimize dokunmadan, hiçbir ananın evladının saçının teline dokunmadan ama yılmadan, durmadan, 81 ilde sokaklardayız. Meydanlardayız. Durmayacağız. Hiçbir kanunsuz, anayasaya aykırı hiçbir yasağa üç gündür uymadığımız gibi bu gece de uymayacağız.”
“İRADEYE DOKUNANA BİZ DE DOKUNURUZ”
“Buradan sonra İstanbul’un iradesine, Şişli’nin iradesine, Beylikdüzü’nün iradesine dokunmaya kalana biz de dokunuruz. Biz Türkiye’de ekonomi kötüye gitsin istemeyiz. Biz Türkiye’de huzur bozulsun, düzen bozulsun istemeyiz. Biz devleti kurmuş partiyiz. Düzen bozulsun istemeyiz, düzeni bozmasınlar. Düzeni bozmaya kalkmasınlar. Biz bu vakitten sonra aklıselimin hakim olmasını, vicdanların önde olmasını, aklın önde olmasını bekliyoruz, umuyoruz ve bu konuda hem kararlı, hem umutluyuz. Bunun dışındaki seçeneklerin hepsini düşündük. ‘Ne yapacaksınız?’ diyene cevabımız; ‘Korkmuyoruz.’ Biz korkuyu tükettik, korku kalmadı bizde. Korkmuyoruz. Bundan sonra yeniden pazartesi günü öğrenciler vizelerine gitsin, işçiler işbaşı yapsın, kamu hizmetleri uygulansın. Ben Ankara’da Merkez Yönetim Kurulu toplantımı yapayım, ertesi gün grup toplantısı yapayım istiyorum. Hastalar tedavi olsun, eczacılar ilaç versin, veterinerler aşı yapsın, kısırlaştırma yapsın istiyorum. Pazartesi normal bir Türkiye’ye uyanmak istiyoruz. Anormal Türkiye’de kapalı mekanları tükettik. Anormal Türkiye’de korkuyu geriye bıraktık.”
“YARIN KURULACAK SANDIKLARI 86 MİLYONA EMANET ETMİŞTİR”
“Yarın 23 Mart… Bugün Ekrem Başkan’a avukatlarını özel olarak yollayıp bu geceyle ilgili ve Çağlayan sürecinde bizden ne beklediğini, hangi duyguda olduğunu sorduğumda bana gelen cevap; ‘Bu gece benim sahip çıkılmamdan daha çok sahip çıkılması gereken bir şey var…’ Sandım ki ‘Ailem’ diyecek. ‘Yarın kurulacak sandıklardır’ dedi. Yarın kurulacak ön seçim sandığını, Türkiye’nin gelecekteki sandıklarının güvencesi olduğu için önemsiyor. 86 milyona emanet etmiştir. Ben partinin Genel Başkanı’yım. İl Başkanı, Kadın Kolları Genel Başkanımız… Gençlik Kolları Genel Başkanımız sahayı örgütlüyor. Ama bize emanet değil sandık. Sandık, 86 milyona emanet.”
“DAYANIŞMA SANDIĞINI NEREDEN BULACAKSINIZ?”
“Yarın Cumhuriyet Halk Partisi, üyeleri için 5 bin 960 sandık kurdu. Bu sandıkların nerede olduğuna üyeler cep telefonlarında hepimizin kullandığı CHP mobil applicationa bastıklarında görüyorlar. Ayrıca onsecim.chp.org.tr adresinde de girildiğinde TC yazınca sandıklarını görüyorlar. Her sandığın yanında 5 bin 960 tane de dayanışma sandığı var. O sandık için kimlik ibrazı bile zorunlu değil. İsim, soyisim ve isterse telefon verilir, istenmezse verilmez. O listeye adını kaydettirmek suretiyle vatandaşlarımız dayanışma oyu kullanacaklar. Peki dayanışma sandığını nereden bulacağım? En basit yolu CHP’li bir üye tanıyorsa, zaten bütün üyelerimize talimatımızdır; haberdar et, teşvik et, sandığa kadar eşlik et. CHP’li üye bütün apartmanı gezecek, dayanışma oyu kullanmak isteyenin koluna girecek, oy kullandırtacak. Köşedeki okulda veya nereye kurduysak sandığı orada. Kahvehanede, lokantada, iş yerinde, en yakınında… 973 ilçe binamızda sandıklar var. Manisa’nın Akhisar İlçe Başkanlığı’nda da var, Rize’nin Pazar İlçe Başkanlığı’nda da var. Hakkari’de de var, Edirne’de merkez ilçede olduğu gibi tüm ilçelerinde de var… Bunun dışında daha yakın sandık, en yakın sandık soran ya chp.org.tr adresine giriyor, oradan görebiliyor. Ya da onsecim.chp.org.tr sayfasına giriyor, görebiliyor. Ama en pratiği, Ankara dışından aranırken 0 312 207 41 41 numarası. Cep telefonundan da arasanız 0 312 207 41 41’de en yakın sandık ve her soruya cevap var. CHP üyesi olmanıza gerek yok. Gidip bu haksız uygulamalara karşı dayanışma oyunu kullanabilirsiniz. Güçlü bir call center’la, yardım masasıyla vatandaşlarımızın taleplerine cevap veriyor olacağız. Bütün üyelerimizler onları her yolla haberdar edip, onları bu demokrasi devrimine davet edip, gelmek isteyenlere de sandığa kadar eşlik edeceğiz.”
“GENÇLERİMİZİ DE RESİMLERİYLE KÜÇÜKLERİMİZİ DE SANDIĞA BEKLİYORUZ”
“Bundan sonraki süreçte, bundan sonraki sandıkların güvencesi olan ön seçim sandığımız ve dayanışma sandıklarımızı 1 milyon 750 bin üyemize ve 86 milyon vatandaşımıza emanet ediyoruz. Ekrem Başkan’ın özel bir ricası var. Yoksa biz seçmen sayısıyla sınırlayacaktık, 55 milyon seçmenimizle. Ekrem Başkan sandık başına 18 yaşından küçüklerin de oylarını talep ediyor, ‘Ama onlar oylarını evde hazırlasınlar’ diyor. Duygularını yazarlarsa, çokça yaptıkları kalplerden yaparlarsa, şiir yazarlarsa, resim çizerlerse, büyüklerin oyundan da değerli oy o oydur. Onları da dayanışma sandıklarına atmak üzere ömürleri boyunca bu iktidarın kısıtlarından özgürlüklerin tadına varamamış gençleri de küçücük evlatlarımızı da gencecik annelerin – babaların ellerinde daha yeni yeni adım atanları da dayanışma sandıklarının başına bekliyoruz.”
“BEN DE SARAÇHANE’DE SANDIK BAŞINDA OLACAĞIM”
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Genel Başkan Özel, kendisinin ve milletvekillerinin nerede oy kullanacakları sorusuna, “Tüm Türkiye’de görevli arkadaşlarımız var. Ellerinde genel seçimlerde olduğu gibi her sandıkta oy kullanmasına cevaz veren belgeleri ile milletvekilleri tüm Türkiye’de oy kullanabilirler. Ben Saraçhane’de kurulacak olan sandıkta oy kullanacağım. İstanbulluları yarın oylarını kullandıktan sonra da Saraçhane’ye bekliyoruz. Ya da ‘Ben de Saraçhane sandığına, sandıklarına gideceğim’ diyenleri de burada oy kullanmaya bekliyoruz. Günün belli saatlerinde burada dayanışma sandıklarının başında sandık görevlisi olarak, Genel Başkan olarak ben de görev yapacağım. Belki dayanışmaya gelenlerle birkaç hatıra fotoğrafı çektirme imkanı bulabiliriz. Ayrıca ümit ediyorum, saat 06.40’ın dört gün sonrası yarın sabah 06.40. Oylamaların başlamasına 1 saat 20 dakika kala Ekrem İmamoğlu’nun gözaltı süresi doluyor. Mahkeme bir karar vermiş olacak. Dayanışma sandığında sizleri, Ekrem İmamoğlu ile birlikte karşılamayı da umuyoruz. Tabii ki Ekrem Başkan bu sıkıntılı dört gün bittikten sonra özgürlüğüne kavuştuğunda yuvasına, Saraçhane’ye gelecek. O da ayrı bir coşku katacak diye ümit ediyoruz. Ayrıca yurtdışı örgütlerimizde de oy kullanılabilecek. Parti üyesi olmaya bakmaksızın da dayanışma oyu kullanılabilecek. Bunu da arkadaşlarım hatırlattılar. İfade etmiş olayım.”
“ONUN UZMANLIK ALANLARI FARKLI”
Özel, MHP’li Feti Yıldız’ın partisine dönük açıklamaları hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:
“Feti Yıldız saygı duyduğumuz bir hukukçu ama uzmanlık alanları onun biraz farklı. Kendisinin camiada hangi alanlarda uzman olduğunu meslektaşları bana aktarıyor. Benim o alanlarla ilgim az. Ama benim bu alanla ilgim çok. Bir, o bir ara şey de yazdı, beşte bir delege filan. 46’ncı maddenin çeşitli bentleri var. Kurultayı beşte bir delege çağırabilir. Delegenin yarısı seçim maddesi ekleyebilir. Parti Meclisi kurultay kararı alabilir. Genel Başkan her zaman alabilir. 15 günden önce, 45 günden geç olamaz. 46’nın altıncı bendini işleterek yaptık. Tüzüğümüzde yazdığı gibi. Zaten İlçe Seçim Kurulu denetiminden, kabulünden geçti. Gazete ilanında da çıktı. Başta ‘Yapılamaz’ diyorlardı. İkincisi, bir kayyım kendinden sonra hızla seçime gitmekle ilgili işlemleri yapmakla yükümlüdür. Seçim kararı alınmadıysa en geç 45 gün içinde. Zaten sınırları da bununla ilgilidir. Kayyımlar geriye doğru işlem yapamazlar. Ancak Feti Bey’in bilmediği bir Anayasa Mahkemesi kararı var. Ömer Faruk Eminağaoğlu’ndan edinebilir. Anayasa Mahkemesi’nin de kesinleştirdiği ve tamamen uygulandığı gibi bir kayyım geldiğinde kendinden önceki işlemleri iptal edemez. İlan edilmiş bir kurultayı durduramaz. Zira kayyım dışında Genel Başkan olarak kararı dün alan ve yollayan kişi olarak pazartesi günü ben de durduramam. Aynı istifa gibi. Kayda girdiği anda sonuç doğuran ve ertelenemez, iptal edilemez bir işlemdir. O kurultay yapılacak. Bundan sonra CHP’ye kayyım atanması söz konusu değil. Atamaya kalkan olursa da partide oturacağı odadan bizi bir büyük zafere yolcu etmek üzere orada arkamızdan su döker artık. ‘Çabuk gelin’ diye.”
“BİN YILLIK TOPLUMSAL DAVA TAKİPÇİSİYİM”
Özel, Serdar Haydanlı hakkında gelişmelere dönük sorulara şu yanıtı verdi:
“Biliyorsunuz, İBB’den ihale almış şirketlerin sahiplerini gizli tanık, ‘Serdar Haydanlı, 4,5G Grup firmasının yetkili isimli şahıs da naylon fatura kesmektedir’ diye ifade verdi diye, hakkında açıkça… Gözaltı listesinde vardı. Bakın bu polislerin gözaltı listesi ellerindeki ve gözaltına alınanlara elde, elde, elde diye yazılmış. Gelmeyenlere firari, firari, firari. Mesela Uğurhan Atma kardeşim, Sarıyerli kardeşim ilk anda evinde bulunmamıştı. Hemen gitti, firarinden eldeye geçti. Bu şekilde hepsi var. Bir kişiye şubeden serbest yazmışlar. Bir kişiye o da Serdar Haydanlı. Madem soruldu, söyleyelim. Serdar Haydanlı’nın o gün serbest kaldığını herkes biliyor. Ben partinin Genel Başkanı olarak, böyle bir operasyona tabii hiç kimseyi yalnız bırakamam. Avukat arkadaşlarıma dedim ki ‘Ben bin yıllık Cezaevi Komisyonu üyesiyim, bin yıllık toplumsal dava takipçisiyim. Ben Gezi’de gözaltına alınan neredeyse bütün öğrencileri nezarette ziyaret etmiş kişiyim. Veli Ağbaba ile birlikte.’ Biz bu hali biliriz. İlk soru. Gidin, bulun, sağlığını bir sorun, ailesine bir notu var mı diye sorun. ‘İyiyim’ diyecek yahu. Ondan kıymetli bir şey yok. Biz hepsini bulduk. Serdar beyi bulamadık. Nezarethanede bulamadık. Avukatların görüşme serbestisi var. Ama kendisini bulamadık. Peki ‘Duruyordu’ diyor. biliyorum duruyor. Dün onun olmadığına ilişkin bilgi her yerde konuşup, bağırım bağırım onu aradığımızdan beri ‘Hızla getirin’ dediler. Nezarethanede mi duruyor, hayır. Nerede duruyor? Bir başka katta bir odada duruyor. Ne yapıyor, Whatsapp’ına bakıyor. Ne yapmış. Whatsapp’tan bugün 14.38’de Serdar Bey görünür olmuş. Bu da bende var. Savcı bey odaya bir gidip baksana 14.38’de kiminle yazışmış? Bu da bende var. Peki ben orada olduğunu, yani dışarıda olduğunu, bu sabah getirildiğini, halen online olduğunu, telefonunun elinde olduğunu biliyorum. Bunu iddia ediyorum, ispat ediyorum. Git bak telefonuna, 14.38’de en son online. Peki hadi bakalım savcı bey, Akın Bey, şöyle beni bir utandırsana. Bu beyefendinin ilk gün, ikinci gün, üçüncü gün doktor kontrollerini göster. Hangi hastanede yaptırdığını göster. Hadi Vatan Emniyet. biz diyoruz ki ‘Bu savcı doğru söylüyorsa, bu adam gözaltındayken Vatan Emniyet’ten firar etti. Geri geldi. Hemen bir müfettiş görevlendirip bütün kamera kayıtlarına el koy Vatan Emniyet.”
“NE OLACAK ŞİMDİ AKIN BEY, YAPAMAYACAĞIN İŞLERE KALKIŞTIN”
“O zaman firar ettiğine göre şimdi ben dışarıdaki halini biliyorum. Onlar ‘Geri geldi’ diyorlar. Arada aslında serbest bıraktılar da ‘Bırakmadık’ diyorsa firar etmiş. O zaman herhalde kaçma şüphesiyle bugün tutuklanacak değil mi? Hadi göreyim. Peki ben de bir şey daha var arkadaşlar. Gözaltına alınacaklar ya, teknik takip yapılıyor ya… Bakın size bir teknik takip söyleyeyim. Bu ceza avukatlarının da bildiği, savcıların da çok bildiği bir şey. Söylememde mahsuru yok, herkes akıl eder bunu. Gözaltına alındığında da teknik takip var. İlk telefonu kime açtığı biraz anlamlı oluyor. Bizim gibi normal tipler annesini, eşini falan arıyor da kriminal tipler ‘Alıyorlar beni abi’ diyor. Ben Serdar Bey’in ilk telefonunu Ali Erdoğan’a açtığını söylersem, Sayın Erdoğan’ın Koruma Müdürü… Bir de bu 4,5G şirketinin Ali Erdoğan’ın kardeşi Ömer Erdoğan’la da hatırı sayılır bir ortaklık ilişkisi içinde olduğunu söylersem… Ne yapacağız Akın Bey? Yine baltayı taşa, yine baltayı taşa… Şimdi sen bu dosyayla, bu gizli tanığın bu ifadesiyle kimlere ne yapacaksın? Nasıl olacak Akın Bey? Yine utandırdın sizinkileri. Akın Bey yapamayacağın işlere kalkıştın, kıramayacağın cevizleri dişledin. Akın Bey bunun mahşerde bir hesabı olacak. Bu kadar insana bu kadar eziyeti çektirdin. ‘Ben de kaçarım Zekeriya Öz gibi’ diyorsun ama hesap sorarlar Akın Bey, hesap sorarlar.”
“DOĞRUSU NEYSE ONU YAPSINLAR, SADECE ADALET İSTİYORUZ”
Genel Başkan Özel, Ekrem İmamoğlu’nun adliyeye sevkinin gerçekleştiği bilgisini paylaşan basın mensubunun değerlendirmelerini sorması üzerine şunları söyledi:
“Bunu avukatlarından teyit etmek durumundayız. Ama beklenen bir gelişmedir. Hızlı bir şekilde savcılık ifadesinin başlamasını ümit ederiz. Orada götürüyorlar, saatlerce nezarethanede tutuyorlar. Hızlı bu işlerin yapılmasını, hakim karşısına çıkmasını, vicdanını mesleğini savunan hakimlerle muhatap olmasını, gerçeğe ışık tutacak yanıtlarının alınmasını ve hızla serbest bırakılmasını bekliyoruz. Bunu ben değil, 16 milyon İstanbullu bekliyor. Bunu okula giderken beslenme çantalarını doldurduğu çocuklar bekliyor. Annekart’ın sahipleri, yaptığı kreşlerin mini mini sakinleri, Kent Lokantaları’nda yediği yemeği ‘Acaba kayyum haftaya ne yapacak?’ diye korkanlar, gelip de burada ‘Kayyum hepimizi işten atacak, AK Parti Gençlik Kollarını tekrar buralara dolduracak’ diye korkan emekçiler, hakimlerden vicdanlı, hukuka uygun, talimatı ne benden ne Tayyip Bey’den, sadece kendi vicdanından alan kararlar bekliyorlar. Savcı savdı, savsakladı, eline yüzüne bulaştırdı. Bunu toparlayacak olanlar ortada. Doğrusu neyse onu yapsınlar. Vicdanlarına göre doğrusu neyse onu yapsınlar. Adalet istiyoruz. Başka hiçbir şey değil, adalet istiyoruz.”
“A PLANI OLMAZSA; ZAFERİN Z’SİNE KADAR PLANIMIZ VAR”
Özel, bir kayyıma karşı B planının olup olmadığının sorulması üzerine şu yanıtı verdi:
“Z’ye kadar planımız mevcut. Cumhuriyet Halk Partisi, Kuvayi Milliye’nin partisidir, İstanbul işgal altındayken ilk işgal edildiğinde mitinglere başlamış partidir. Diyorlar ki ‘Miting nedir?’ Miting eylemdir. Üç gecedir o büyüyen mitinglerin nereye geldiğini gördük. İstanbul mitingleri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Samsun’a çıkaran Anadoluyu dolaştıran, önüne ilk ışığı tutmuş mitinglerdir. Gazi Mustafa Kemal, Çanakkale’de canını ortaya koydu. On binler koyun koyuna yatıyorlar. Ama sonra padişah ‘Geçsinler’ dedi işgale geldiler B planı da vardı. Kartal İstimbotun ucundayken C planı vardı. Samsun’a çıkarken Bandırma Vapurunda D planını uyguluyor. Amasya Tamiminde E planı. Erzurum Kongresinde F planı vardı. Kendisine idam fermanı verildiğinde meydan okuyan G planı vardı. İzmir’de denize dökerken İzmir’deki İzmir’in Z’si ile, planın son parçasını uyguluyordu. Hepsini denize döküyordu. Cumhuriyet Halk Partisi’nde A planı olmazsa Z’ye kadar plan vardır. Sonu zaferin ‘Z’sine çıkar.”